LinkedIn, çalışanlardan herhangi bir itiraz olmaksızın San Francisco ofisinde ağırlıklı bitki bazlı yemeklere geçerek ve kahvede standart olarak yulaf sütü kullanarak karbon emisyonlarını yarıya indirdi.

İklim krizinin etkilerini azaltmak için şirketler ve işletmeler de sürdürülebilirlik taahhütlerinde bulunmaya başladı. Çoğunlukla bu taahhütler “yeşil yıkama” (greenwashing) yaklaşımına sahip olsa da bazı şirketlerin somut verilerle değişim sağladığını görebiliyoruz. Bunlardan biri de LinkedIn’in San Francisco ofisinde gıda hizmeti şirketi Sodexo ile birlikte oluşturduğu bir pilot program.

Daha sürdürülebilir bir kurumsal yemek ve toplu beslenme anlayışı için yola çıkan şirket, gıda hizmeti de dahil olmak üzere çalışma alanının tüm ayaklarında çevreye daha duyarlı uygulamalar geliştirerek ve yenilikçi yaklaşımlar benimseyerek, 2030 yılına kadar karbon sıfır hedefine ulaşmayı amaçlıyor. Benzer şekilde, yılda yaklaşık 75 milyon tüketiciye hizmet veren küresel gıda hizmeti sağlayıcısı Sodexo da, daha iklim dostu, bitki bazlı gıdalara geçiş yaparak karbon emisyonlarını 2025 yılına kadar yüzde 34 oranında azaltmayı hedefliyor.

LinkedIn bu hedefler doğrultusunda ilerleme kaydetmek için, bitki bazlı beslenmeyi teşvik eden ve gıda programları geliştiren kuruluş Greener By Default (GDB) ile ortaklık kurdu.

Geçen yıl GDB, LinkedIn’in San Francisco ofisinde, çalışanların iklim dostu seçimler yapmasına yardımcı olabilecek çeşitli stratejilere odaklanan bir programı aşamalı olarak uygulamaya koydu.

Fotoğraf: LinkedIn

Hayvan bazlı yemeklerden daha çok bitki bazlı yemeklerin sunulması, yulaf sütünü kahve salonunda varsayılan yapmak, karbon açısından yoğun hayvanal “etlerin” servisini haftada bir sadece ana yemekle sınırlandırmak, vegan unlu mamullerin sayısını artırmak ve yemeklerin “vegan” veya “etsiz” gibi nitelikler yerine içeriklerine göre tanımlanmasını sağlamak bu stratejilerden bazılarıydı.

Peki, LinkedIn çalışanları bu değişikliği memnuniyetle karşıladı mı? Şirketler ciddi bir fark görmediklerini söylüyorlar.

LinkedIn bitki bazlı beslenme sistemine geçişi nasıl yaptı?

Menü analizi: GBD’de Kurumsal Destek Direktörü Katie Cantrell, şirketinin gıda hizmetindeki normları hayvan bazlı seçeneklerden bitki bazlı seçeneklere dönüştürmek için çalıştığını ve aynı zamanda tüketicilere bol miktarda seçenek sunduklarını açıklıyor. Süreç, servis edilen yemek türlerini ve nasıl sunulduğunu belirlemek için kapsamlı bir menü analizi ile başlıyor.

LinkedIn’de menüler başlangıçta beş hayvan bazlı ana yemek ve üç bitki bazlı seçenekten oluşuyordu. Özellikle ikincisi, veganlar ve vejetaryenler için ayrı bir istasyonda servis edilirken, diğerleri genel istasyondaki yemekleri seçmeye devam etti.

Servis analizi: Cantrell “Odak noktamız, omnivorların bitki bazlı gıdaları seçmesini daha kolay, daha cazip ve sosyal olarak daha kabul edilebilir hale getirmek. Bunun için bütünsel bir yaklaşım benimseyerek yiyeceklerin nasıl sunulduğuna bakıyoruz ve ardından omnivorların gitmeye alışkın olduğu istasyonlarda yavaş yavaş daha fazla sebze seçeneği sunmaya başlıyoruz,” dedi.

Anketler: Pilot uygulama sırasında GBD ekibi, ayrıca geçiş sürecini değerlendirmek için kapsamlı anketler yoluyla memnuniyeti inceledi: “Daha fazla vegan seçenek eklemeye devam ettik ve çeşitliliğe değer veren insanlardan daha olumlu geri bildirimler almaya başladık. Bu, sağlıklı seçimler yapmayı da kolaylaştırdı ve biz de bu şekilde ilerlemeye devam ettik.”

Üç aylık pilot uygulamanın sonunda, sunulan hayvan bazlı ana yemeklerin sayısı beşten üçe düşürüldü. Yulaf sütü, LinkedIn’in kahve barında standart hale getirildi.

Daha da önemlisi, beslenme memnuniyeti tüm aşamalarda çoğunlukla sabit kalırken karbon ayak izi pilot program boyunca büyük ölçüde düştü. Şirketin varsayılan olarak yulaf sütüne geçmesi, LinkedIn’in San Francisco ofisinde sunulan sütün karbon etkisini sadece üç ay içinde yarıya indirdi.

Cantrell, “Pilot uygulama olmadan servis edilecek tüm ‘et’in karbon ayak izi 14.000 kilogram CO2 eşdeğerinde. Bu da Dünya’nın çevresini arabayla dolaşmak çok daha fazla” dedi.

Etkin bir atık sisteminin uygulanmasıyla birlikte genel olarak menü değişikliği, LinkedIn’in San Francisco ofisinde ortaya çıkan mutfak israfını azaltmasına da yardımcı oldu.

Fotoğraf: LinkedIn

Bitki bazlı menü değişimi

Şef Alicia Jenish-McCarron, LinkedIn’in San Francisco ofisinde her gün yaklaşık 400 ila 800 kişiye ücretsiz kahvaltı ve öğle yemeği servisi yapıyor. Jenish-McCarron, kendisinin ve ekibinin pilot program boyunca geliştirdiği yemeklerin çok beğenildiğini çünkü hayvan bazlı “et” yerine tofu eklemenin ötesinde farklı seçenekler sunduklarını, tarifler için zaman ayırdıklarını söylüyor.

Ekip geçişi kolaylaştırmak için tarifleri çoğunlukla vegan olacak şekilde değiştirdi. Peynir yerine rendelenmiş tofu ile doldurulmuş kabak, sebze güveçleri ve havuç kroketleri gibi lezzetli yemekler sunuldu.

Şef Jenish-McCarron, “Pilot program ile olumsuz yorumlardan çok ‘Kendimi çok sağlıklı hissediyorum’, ‘Bütün sebze seçeneklerini seviyorum’ diyen olumlu ve faydalı yorumlar aldık. Gerçekten olağanüstüydü,” dedi.

Pilot uygulama sona erse bile ekip, sunulan hayvan kökenli gıda miktarını daha da azaltmak için seçenekleri iyileştirmeye ve artırmaya devam ediyor. Örneğin, programı kalıcı potansiyele sahip devam eden bir girişim olarak gören Jenish-McCarron, pasta şefinin vegan tatlılar yapmakta usta olduğunu ve bir yemeği hayvansal yoğurt ile tamamlamak yerine vegan hindistancevizi yoğurdu eklediğini söylüyor.

İşletme ve kurumlar LinkedIn’den neler öğrenebilir?

GBD’nin LinkedIn ile çalışması, daha önce akademik ortamlarda kullanılan böyle bir programın kurumsal ve toplu beslenmenin uygulandığı yemekhanelerde daha büyük ölçekte nasıl etkili olabileceğini gösterdi.

Cantrell, “LinkedIn gibi büyük ve saygın bir şirkette bu stratejileri uygulamaya koyabilmek gerçekten muazzamdı. Çoğu büyük şirket bir şeyi ilk deneyen olmak istemez. Bu yüzden onlarla çalışmaktan gerçekten heyecan duyduk,” dedi.

Artık bu programın etkinliği LinkedIn’de kanıtlandığına göre şirketler ve kurumlar, çalışanlarının beslenme ihtiyaçlarını karşılarken sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için büyük bir adım atabilir, çalışanlarına daha etik, iklim dostu ve sağlıklı beslenme imkanı sunabilir.


Kaynak: Vegnews

Önceki İçerik2022’de vegan öğrenci hareketliliği
Sonraki İçerikDepremzede insanlara ve hayvanlara destek listesi

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.