Tesla, SpaceX ve Twitter ile gündemden düşmeyen iş insanı ve girişimci Elon Musk’ın Neuralink şirketinin beyin çip implantı deneylerinde en az 1500 hayvanın öldürüldüğünün ortaya çıkması ABD’de federal düzeyde soruşturmaya sebep olurken, Harvard Üniversitesi’nde maymunlar üzerinde yapılan çağdışı hayvan deneyleri bilim insanları tarafından etik sorunlar nedeniyle ağır eleştiri aldı.
ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü’ne (NIH) göre, hayvan deneylerinde işe yarayan ilaçların yüzde 95’i insan deneylerinde başarısız oluyor. Birleşik Krallık’ta bilim insanları tarafından 2018’de yapılan bir meta-analiz ise, 1967’den 2005’e kadar 27.000’den fazla hayvanı içeren 212 çalışmayı inceledi ve çoğu çalışmanın kötü tasarlanmış olduğu ve anlamlı bir şekilde bilimsel bilgiye katkı sağlamadığı sonucuna vardı.
Nitekim güncel gelişmeler artık hayvan deneylerinin yanında da değil. Eylül 2022’de ABD Senatosu, deneysel ilaçların herhangi bir insan denemesinden önce hayvanlar üzerinde test edilmesi zorunluluğu ve gerekliliğini sona erdiren FDA Modernizasyon Yasasını kabul etti. Düzenlemenin yasalaşması için ABD Başkanı Joe Biden’ın imzası gerekiyor.
Doku kültürleri, mini organlar ve yapay zeka modelleri gibi Hayvansız bilimsel metotlar gelişmeye ve yaygınlaşmaya devam ederken, sistematik hayvan sömürüsü üniversitelerden özel şirketlere kadar sürüyor.
Örneğin; son dönemde sosyal medya platormu Twitter’ı satın almasıyla yeniden gündeme oturan Elon Musk’ın, hayvan deneyleri aracılığıyla binlerce maymun, domuz, sıçan, fare ve koyuna işkence ettiğini, ABD’de konuyla ilgili yürütülen soruşturmanın başrolünde olduğunu biliyor musunuz?
PCRM’den inceleme ve soruşturma talebi
Bu yılın başlarında, 17 bin üyeden oluşan Sorumlu Tıp Doktorları Komitesi (PCRM) 700 sayfalık doküman arşivini, sağlık ve nekropsi raporlarını inceleyerek Neuralink şirketinin yürüttüğü hayvan deneyleri nedeniyle California-Davis Üniversitesi’ne karşı bir şikayette bulunmuştu. Musk’ın şirketlerinden biri olan Neuralink’in, insanları hiper-zeki yapma, depresyonu tedavi etme, telepatik iletişim kurma, beyinleriyle internete bağlanma ve felçlileri yeniden yürütme iddiasıyla geliştirdiği beyin çiplerini 23 maymuna yerleştirmesinin “aşırı acıya” neden olduğu ve bilgi belgelerin gizlendiği gerekçesiyle yapılan şikayet, yakın zamanda ABD Tarım Bakanlığı (USDA) tarafından soruşturmayla sonuçlandı.
Reuters haber ajansının 20’den fazla Neuralink çalışanıyla yaptığı görüşmeler ve elde ettiği belgeler, hayvan katliamının tahmin edildiğinden çok daha fazla olduğunu ortaya çıkardı.
Ne şirketten ne de bakanlıktan konuyla ilgili güncel bir röportaj alabilen Reuters, şirket tarafından yürütülen gereksiz hayvan deneylerinin beceriksizlikle ve insan hatalarıyla dolu olduğunu ortaya koydu: Bunlardan biri, 60 domuzdan 25’inin kafalarına yanlış boyutta bir cihaz implant edilmesi ve bir diğer vakada yine domuzların yanlış omurlarına cihaz yerleştirilmesiydi.
Eski ve yeni çalışanlar, başarısızlık ile sonuçların deneylerin defalarca tekrarlandığını, bunun da üzerinde deney yapılan ve öldürülen hayvan sayısını artırdığını söyledi.
Beş farklı çalışan da, daha önceki deneylerde karşılaşılan sorunları çözmeden, net sonuçlar elde etmeden ve değerlendirmeler yapmadan yeni deneylere başlandığını, bu sebeple daha fazla hayvanın deneylere maruz bırakılarak öldürüldüğünü vurguladı. İki çalışanın ise, güvenilmeyen veriler sunan, deney bütünlüğü sağlamayan ve çok sayıda hayvanın ölümüne sebep olan hayvan deneyleri nedeniyle işten istifa ettiği öğrenildi.
2016 yılında kurulan şirketin incelenen belgeleri; daha önce yayımlanmamış ve bildirilmemiş mesajları, ses kayıtlarını, e-postaları, sunumları ve raporları içeriyor.
Reuters’ın araştırmasında üç farklı kaynak Musk’ın, daha hızlı hareket etmelerini sağlamak için çalışanlarına birkaç kez “başınıza bir bomba bağlandığını hayal edin” dediğini ve çok stresli bir çalışma ortamı yaratarak tahrip edici bir şekilde araştırmaları hızlandırmaya çalıştığını aktarıyor.
4 yılda en az 1500 hayvan deneylerde öldürüldü
Edinilen bilgilere göre bu süreçte şirket veterineri Sam Baker meslektaşlarına, çektiği acıya son vermek için domuzlardan birini hemen öldürmelerini tavsiye etti. Baker, ameliyattan bir gün sonra domuzlardan biri hakkında meslektaşlarına, “Tam iyileşme şansı çok düşük. Şu anki kötü psikolojik sağlığına dayanarak, ötenazinin (öldürmenin) tek uygun eylem yolu olduğuna karar verildi,” diye yazdı.
Reuters ayrıca Neuralink’in şu ana kadar kaç hayvanı öldürdüğünü ortaya koydu: “Şirket, 2018’den bu yana yapılan deneylerde 280’den fazla koyun, domuz ve maymun da dahil olmak üzere yaklaşık 1500 hayvanı öldürdü.” Şirket, üzerinde deney yapılan ve öldürülen hayvan sayısına ilişkin kesin ve şeffaf kayıtlar tutmadığından, kaynaklar bu rakamı kaba bir tahmin olarak nitelendirdi.
Yüz travması, nöbet, beyin kanaması, enfeksiyon ve onaylanmamış yapıştırıcılar
PCRM tarafından elde edilen belgelere göre, deney yapan personelin kafataslarında delikler açarak beyinlerine Neuralink çipleri yerleştirdiği 23 maymundan 15’i öldü.
PCRM Araştırma Savunuculuğu Direktörü Jeremy Beckham, “Kafasına implant takılan hemen hemen her maymun yıkıcı sağlık sorunları yaşamış. Resmen hayvanları sakatlayıp öldürmüşler,” dedi.
“Neuralink ve UC Davis personeli ölmekte olan maymunlara yeterli veteriner bakımı sağlamadı, ‘Bioglue’ olarak bilinen ve kafastaslarında kalan boşlukları yapıştırmak için kullanılan, beyinlerinin bir kısmını yok ederek maymunları öldüren onaylanmamış bir madde kullandı. Deneylerde kullanılan makak maymunları tek başlarına kafese konuldu, kafataslarına çelik direkler vidalandı, birçoğu ‘yüz travması’ geçirdi, beyin implantlarının ardından nöbetler geçirdi ve implant bölgelerinde tekrarlayan enfeksiyonlar oluştu. Tüylerini yolan ve kendine zarar veren hayvanlar olduğu biliniyor. Bunların hepsi deneylerde kullanılan hayvanların psikolojik durumlarının ne denli kötü olduğunu gösteren kanıtlar.”
Çip takılan ve donanımlar aracılığıyla manipüle edilen maymunlardan biri cilt enfeksiyonu geçirdikten sonra öldürüldü. Araştırmacılar, bir maymunun “muhtemelen kendini yaralama davranışı veya başka bir tanımlanmamış travma nedeniyle” el ve ayak parmaklarının eksik olduğunu keşfettikten sonra onu da öldürdü. beynine yerleştirilen elektrotlar sonrasında önce kusma, nefessiz kalma ve bitkinlik gibi belirtiler gösteren bir başka maymunun da öldürüldüğü, yapılan otopside hayvanın beyin kanaması geçirdiği ortaya çıktı.
Musk, beyin çipleri için insan deneylerine bu yıl başlamak istediğini söyledikten sonra şirket, Ocak ayında klinik araştırma direktörü için bir iş ilanı yayımlamıştı.
Musk’ın sömürü ve işkence odaklı girişimlerinden biri de; kurucusu, CEO’su ve baş mühendisi olduğu SpaceX aracılığıyla karanlıkta parlayan 128 yavru kalamarı ve 5000 tardigradın “araştırma” adı altında deney yapılmak üzere Uluslararası Uzay İstasyonu’na gönderilmesiydi. Mürekkep balıklarının ve tardigradların ölümcül bir yolculuğa mahkûm edildiklerine ilişkin haberler, Aralık 2020’de benzer bir olayın ardından geldi: Fareler bir SpaceX roketiyle uzaya fırlatıldı. Bu farelerin bazılarına, kas kütlelerinin doğal olmayan bir şekilde artarak iki katına çıkmasına neden olan ilaçlar enjekte edilmişti.
Anne-çocuk ilişkisi, peluş oyuncaklar ve acımasız üniversite deneyleri
Neuralink hayvan deneyleri dünya çapında tepki çekerken, Harvard Üniversitesi’nden bir araştırmacının çalışması da etik sorunlar sebebiyle bilim camiasınca kınanıyor.
Anne maymunları yeni doğan bebeklerinden ayırıp onları doldurulmuş peluş hayvanlarla değiştiren, bilişleri üzerindeki etkisini incelemek için yavru maymunların göz kapaklarını medikal iplikle diken ve 12 ay boyunca görme duyusundan mahrum bırakan nörolog Dr. Margaret Livingstone sosyal medyada yoğun tepki çekerken, primatoloji ve hayvan davranışı üzerine uzmanlaşan 250’den fazla bilim insanının da makaleyi geri çekmesi için bilimsel dergi PNAS’a ortak mektup göndermesine yol açtı.
Üstelik makalede referans gösterilen en güncel bilimsel çalışmanın 10 yıllık olduğu, yarısından fazlasının ise 50 yıl önceki araştırmalara dayanıp atıfta bulunduğu vurgulanıyor.
Annelere ve yavrularına fiziksel ve psikolojik işkence
Makaleye göre, her anne makak kendi sosyal grubundan alındı ve hamileliği boyunca yalnız tutuldu. Anneler doğum yaptıktan kısa bir süre sonra araştırmacılar annelere anestezi uyguladı, bebeklerini aldılar ve yerlerine peluş bir oyuncak bıraktılar. Deneyciler daha sonra, yavrularının yerini tutması için verilen bu peluş oyuncakların annelerin bebeklerini kaybetme konusunda yaşadıkları sıkıntılarını azaltıp azaltamayacağını belirlemeye çalıştılar.
Livingstone’un deneyleri aynı zamanda deneycilerin kar maskesi gibi yüzü göstermeyen bir obje ile hayvanlara yaklaşmasını kapsıyor. Yavru maymunlar bir yıl boyunca hiçbir canlının yüzünü görmüyor.
Livingstone, yıllar süren işkenceden sonra maymunların birçoğunu öldürüyor ve incelemek üzere beyinlerini parçalara ayırıyor.
PETA geçtiğimiz ayarda Livingstone’un laboratuvarında pek çok yasa maddesinin ihlal edildiğini belgeleyen federal raporlar yayımlamıştı. Genç bir maymun, gerçek annesinden alındıktan sonra deneycilerin ona verdiği “taşıyıcı anne” bezinde çiğnediği ve açtığı bir deliğe kafası sıkışınca boğularak öldü. Kafesinden kaçan bir maymun ise, aldığı yaralar nedeniyle parmağı kesilen başka bir maymunla kavga etti.
Kullanma, yayımlama, teşvik etme!
Mektubu kaleme alan primatologlardan akademisyen Catherine Hobaiter, “Maymunlardan onay isteyemeyiz, ancak bilerek aşırı acı ve sıkıntıya neden olan acımasız yöntemleri kullanmayı, yayımlamayı ve bu durumda aktif olarak teşvik etmeyi bırakabiliriz,” dedi.
Mektubun imzacılarından Alan McElligot da, AFP haber ajansına verdiği demeçte Livingstone’un, kötü bir üne sahip olan Amerikalı psikolog Harry Harlow’un 20. yüzyılın ortalarında gerçekleştirdiği acımasız ve korkunç deneyleri kopyalayarak 21. yüzyılda neredeyse aynısını yaptığını söylüyor.
İngiltere’deki Lincoln Üniversitesi’nden bir hayvan davranış bilimcisi olan Holly Root-Gutteridge ise, “Bağlanma teorisi üzerine zaten sahip olduğumuz tüm literatürü görmezden geldi,” diyor: “Açıkçası, anneler ve yavrular için annelik bağının önemine dair kanıtlarımız var. Bunun gibi deneyler, primatlar veya insan davranışları hakkındaki mevcut bilgilerimize anlamlı bir katkı sağlamıyor.”
Daha da önemlisi Livingstone’u kınayan bilim insanları hayvan araştırmalarına dair çok daha köklü bir soruna dikkat çekiyor: Bunun gibi şüpheli çalışma ve makalelerin, kurumsal incelemelerden geçmeye ve yüksek puanlı bilimsel dergilerde yayımlanmaya devam ettiğini vurgulayarak mevcut sistemi eleştiriyorlar.
White Coat Waste adlı izleme örgütüne göre hükümetlerden üniversitelere ve şirketlere araştırmalar için genellikle büyük fonlar ayrıldığı için, hayvanlar da bu sistem içinde “kaynak ve mal” olarak görülüyor ve bu şekilde kullanılmaya devam ediyor.
Psikolog Harlow’un Çaresizlik Kuyusu deneyleri
İnsan tarihindeki en acımasız hayvan deneylerinden birine imza atan Harlow’un yöntemleri, hayvan özgürlüğü hareketinin erken dönemlerini tetikleyen dönüm noktalarından biri olmuştu. “Pit of Despair” (Çaresizlik Kuyusu) adı verilen, şefkat, bağlanma ve sosyal tecrit teorilerini irdelediği tüyler ürperten deneyler, dış dünyadan bütünüyle izole ettiği maymunların çıldırması, çoğunun kendilerini açlığa mahkûm ederek intihar etmek istemesiyle sonuçlandı.
12 metrekarelik odalarda annesiz ve tek başına bırakılan bebek maymunlar, korku nesnelerinin devreye girmesiyle parmaklarını emiyor, yere kapaklanıyor ve yinelenen saldırgan davranışlar gösteriyordu.
Bu insanlık dışı deneylere maruz kalan ve psikolojik sağlıklarını kaybeden yavru maymunların, ergenlikte diğer maymunlarla çiftleşmeyi reddetmesi ve anti-sosyal davranışlar sergilemeye başlaması üzerine Harlow, onları çiftleşmeye zorlamak için tecavüz askıları yaptı. Yetişkinliğe erişmeyi başaran maymunlar, anne şefkatinden mahrum bırakılan yavrularının başlarını yerlere vura vura önce onları, sonra kendilerini öldürdüler.
Duyusal yoksunluk deneyleri ve sembol yavru Britches
Benzer deneylere maruz bırakılan Britches adlı tutsak bir makak maymununun 1985’te Kaliforniya Üniversitesi deney laboratuvarından kurtarılışı, hayvan özgürlüğünün sembol eylemlerinden biri olmuştu.
Animal Liberation Front (ALF) aktivistleri, bir öğrencinin bildirimi üzerine düzenledikleri baskında, o gün Britches ile birlikte kedi, fare, sıçan fare, tavşan ve güvercinlerin de aralarında bulunduğu 467 hayvanı daha kurtarmış ve tesiste ekonomik zarara yol açarak ekipmanları kullanılamaz hale getirmişti.
Britches da doğumdan hemen sonra annesinden ayrılmış, göz kapakları dikilmiş ve kafatasına elektronik sonar takılarak üç yıllık bir duyusal yoksunluk deneyine sokulmuştu. Tek başına ufak bir kafese hapsedilen yavru, “yapay anne” görevi gören ve iki sahte meme ucu olan, havluyla kaplı bir cihaza sarılmış halde bulunmuştu.
24 yavru maymunu içeren bu acımasız deneyde duyusal bir ikame cihazı ile yavruların davranışsal ve sinirsel gelişimi takip edilecekti. Deneyin sonunda ise tüm maymunlar öldürülerek beyinlerindeki görsel, işitsel ve motor alanlar incelenecekti.
Britches esaret ve işkenceden kurtulduktan sonra, iyi bir bakımın ardından Meksika’daki bir sığınığa gönderilerek dişi bir makak maymunuyla birlikte büyümesi sağlandı. Britches 20 yaşına kadar yaşadı.
Hayvan deneylerine karşı yapabileceklerinize dair bilgiye ve hayvansız, bilimsel, yenilikçi metotlara ilişkin gelişmelere, Deneye Hayır Derneği‘nden ulaşabilirsiniz.
Kaynak: Reuters, PCRM, PETA, NYPost, Vox, CBS, Animal Law Harvard, Yunuslara Özgürlük Platformu
Kapak fotoğrafı: ATI