Ne yazık ki, hayvan istismarı da dahil olmak üzere her türlü şiddet son yıllarda artış gösterdi. Bazen, insanların köpekler ve kediler de dahil olmak üzere çeşitli hayvanlara işkence etmeye ve onları öldürmeye çalıştığı videolar görüyoruz. Özellikle çocukluk ve ergenlikte hayvan istismarı, yetişkinlikte antisosyal kişilik bozukluğunu tahmin edebilen davranış bozukluğunun semptomlarından biridir. Araştırmalar, çoğu suçlunun çocuklukta hayvanları taciz etmekten hoşlandığını göstermiştir.
Sağlıklı bir kişi, canlı bir varlığı öldürmekten ve onun canını almaktan zevk almaz; buna karşın seri katillerde çok sayıda hayvan istismarı geçmişi olduğu görülebilir. Bir hayvana zarar veren kişi, yalnızca yaban hayatı ve hayvanlar için değil, aynı zamanda insan toplumu için de tehlikelidir.
Hayvan istismarının aktif ve pasif olmak üzere iki biçimi vardır. Aktif hayvan istismarında kişi hayvanı istismar ederek hayvanda acı ve ızdırap hissi yaratır ve bunu izlemekten zevk alır. Hayvanlara yönelik cinsel istismar da bu istismar türlerinden biridir. Öte yandan, hayvana yönelik istismarın pasif biçiminde, kişi hayvana doğrudan acı çektirmez. Onun yerine hayvanın bakımını ihmal ederek hayvanın uzun süre eziyet çekmesine sebep olur. Aslında bu tüde hayvana yavaş yavaş zarar verecek şekilde davranılır. Örneğin hayvanı beslememek, zor duruma sokmak, hayvanın sağlığına önem vermemek bunlardan bazılarıdır.
Kişiyi hayvan istismarına iten çeşitli nedenler bulunabilir. Genellikle, hayvanları istismar eden kişiler istismar edilme edilme deneyimine sahiptir. Bu kişilerin deneyimlediği ebeveynlik tarzları çoğunlukla otoriter olmuş ve bu kişiler genellikle ebeveynleri tarafından cezalandırılmışlardır, hareketlerini düzenleyen özel bir eğitim ve davranış programı da bulunmamıştır. Ayrıca bu kişilerin bu davranışlara eşlik eden başka kişilik sorunları da olabilir. Örneğin evdeki diğer aile üyelerini farklı şekilde istismar edebilirler. Kendilerini güçlü insanlar olarak göstermek isteyen bu kişilerin düşük öz saygılarıyla başa çıkma stratejileri olgunlaşmamıştır.
Hayvanlar aslında bu gezegendeki komşularımızdır. Bir kedinin veya bir köpeğin annesi de aynı duygulara ve endişelere sahip bir annedir, bu yüzden zihinsel olarak sağlıklı bir kişi asla bir yavru kediyi veya yavru bir köpeği istismar etmeyi veya diğer hayvanları öldürmeyi düşünmez.
Hayvanlara yönelik istismar, diğer istismarcı ve antisosyal davranışların başlangıcının bir işareti olabilir. Bu kişilik bozukluğunun davranış örüntüsü saldırganlık, değersizleştirme ve ihlaldir ve çocuklukta başlayıp yetişkinliğe kadar devam edebilir. Davranış bozukluğunun bazı tanı ölçütleri şunlardır: İlişkiyi kontrol etmek için başka bir kişiye şiddet uygulama, cinsel şiddet uygulama, yalan söyleme, hırsızlık ve gasp, zorbalık, okul terki ve akademik sorunlar ve kundakçılık eğilimi. Bu kişiler partner uygun görülmezler ve genellikle ailevi sorunları çoktur.
Görülen davranış bozukluklarının yanı sıra antisosyal kişilik bozukluğu ve hayvan istismarının tedavisi psikolog ve uzmanların sorumluluğundadır. Hayvan istismarının tedavisi için mutlaka bir uzmana ve psikoloğa başvurulması gerekir. Tedavide ilk adım bu davranışın nedenlerini bulmaktır. Psikolog daha sonra bu kişilerin yıkıcı tutum ve duygularını, ayrıca davranış sorunlarını azaltmaya çalışır. Ayrıca bu, çocukluk veya erişkin dönemde dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ile birlikte görülebilen ve tedavi gerektiren bir bozukluk da olabilir. Bazen gözlemsel öğrenme öyle davranışlara sebep olur ki, tedavi tutumları değiştirerek, insanların davranışlarını değiştirerek yapılır. Ancak bazı durumlarda kişinin daha derin bir psikoterapiye ihtiyacı olabilir.
Birçok ülkede hayvanlara eziyet birinci kategori suçlar arasında yer almakta ve hayvanları istismar eden kişiler en ağır şekilde cezalandırılmakta veya en azından toplumsal suçlular arasında yer almaktadır.
Hayvanlara yönelik istismar, çok şiddetli davranışların bir işareti ve alarmı olduğu ve tedavi edilmediği takdirde ciddi güvensizliğe ve insanlık felaketlerine yol açabileceği için suç olarak değerlendirilmelidir.
Hayvanlar da insanlar gibi yaşar ve acı çekerler, bu nedenle hayvanları anlayabilmek için empatiye ihtiyaç duyarız. Ancak özellikle çocukluk çağında hayvan istismarının üstesinden gelmenin empati gibi basit bir çözümü yoktur. Çoğu çocuk, antisosyal davranışları çevreden öğrenir ve bunu önlemenin en iyi yolu sosyal eğitimdir, bu nedenle ebeveynler şiddeti engellemede önemli bir rol oynamaktadır. Ebeveynlerin hayvanlara karşı davranışları, örneğin banyodaki örümceği kurtarmak, kuşları beslemek ve hayvanlara ailenin bir parçası olarak davranmak gibi davranışlar, çocukların hayvanlara karşı davranışları üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Bu nedenle ilkokul ve lise ders kitaplarının içeriğinde hayvanlarla dostluğun önemi vurgulanmalıdır.
Kaynak: Uluslararası Sağlık Bilimleri Arşivleri’nde 2021 yılında yayımlanan ”Hayvan İstismarı Psikopatolojinin Bir İşareti mi?” başlıklı yazıdan alıntılanmıştır.