Ausburg Üniversitesi’nde yapılan yeni bir bilimsel çalışma, çevre üzerindeki olumsuz etkileri dikkate alındığında “et” fiyatlarının çok daha pahalı olması gerektiğini ortaya koydu. Araştırma, hayvancılık ve hayvan tüketiminin iklim değişikliğine etkisine ve doğal alanları tahribatına yönelik farklı bir bakış açısı sunuyor.

Hayvan tüketimine odaklanan gıda üretiminin yıkıcı etkileri mevcut sistemde fiyatlara ne kadar yansıyor? Almanya’nın Ausburg Üniversitesi’ndeki yeni araştırma bu soru üzerinden hayvan tüketiminin doğaya verdiği zararları irdeleyerek et ve süt endüstrilerinin gerçek bedelini masaya yatırıyor.

Makalenin yazarlarından ekonomist ve sürdürülebilirlik araştırmacısı Tobias Gaugler, araştırmaya konu olan farklı besin grupları arasındaki uçurumun kendilerini şaşırttığını, elde edilen sonuçlar ışığında da hayvan kaynaklı ürünlerin yanlış fiyatlandırıldığını vurguluyor.

Araştırmacılar Nature Communications adlı dergide yayımlanan çalışmada, çeşitli hesaplamalar ışığında gıda üretiminin çevresel etkilerinin nihai fiyatlara yansıtılmadığını belirtiyor. Eğer yansıtılsaydı, hayvan bedenlerinden elde edilen “et” %146, hayvanların vücut salgılarından elde edilen süt ve süt ürünleri ise %91 daha pahalı olmalıydı.

Fig. 2

Fiyatlar talebe de yön verir

Makalenin bir diğer yazarı Amelie Michalke, “Piyasadaki mevcut yanlış fiyatlandırma düzeltilse veya bu hata ortadan kaldırılsa, bu durum gıdaya yönelik talebe de yön verir,” diyor.

Araştırma aynı zamanda hayvan yemi üretmek için sulak alanlarının kurutulmasına ve yağmur ormanlarının yok edilmesine neden olan toprak kullanımının iklim krizine etkisini de inceliyor.

2018’de Science dergisinde yayımlanan bir çalışmaya göre gıda üretimi dünyadaki toplam sera gazı salınımlarının 1/4’ünden sorumlu. Hayvancılık ve balıkçılık ise toplam gıda üretiminin %31’ini oluşturuyor. Tahıl üretimi gıda emisyonlarının %27’sini oluştururken, bu emisyonların %6’sı hayvan yemi üretimine ait. Tüm bunlara ek olarak hayvancılık için toprak kullanımı, insan tüketimi için tahıl üretiminden iki kat daha fazla sera gazı salınımına neden oluyor.

Tahıl ile kıyaslandığında “hayvan tarımının” su ayak izi de kayda değer bir şekilde daha büyük. Uzmanlar tarım faaliyetlerinin insanlığın su ayak izinin %92’sini oluşturduğunu, hayvanların gıda amaçlı yetiştirilmesinin ise bu oranın yaklaşık 1/3’üne tekabül ettiğini aktarıyor.

2010’da yapılan bir araştırma her 1 kg “sığır eti” için ortalama 15.415 litre su kullanılırken, fasulye, mercimek ve nohut gibi bakliyatların her bir 1 kilosu için yalnızca 4.055 litre su gerektiğini ortaya koydu.

Michalke hayvanlardan elde edilen “et” ve süt ürünlerinin çevreye etkilerinin gıda fiyatlarına dahil edilmesinin, iklim krizinin Dünya üzerindeki olumsuz etkilerini azaltma konusunda işe yarayabileceğini vurguluyor: “Fiyatı önemli ölçüde artan ve daha pahalı olan bir gıdaya talep de daha az olacaktır.”

Kaynak: LiveKindly

Önceki İçerikDoğa kendini yenileyemedi: 2020’de nesli tükenen türler
Sonraki İçerikSadece insanlar yalnız hissetmiyor

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.