Bu, imrenilecek bir ortakyaşam öyküsü ve doğanın kendi döngüsü içinde muhteşem bir hayatta kalma stratejisi
Yaban hayat fotoğrafçısı Zaheer Ali, otların arasında gezinerek beslenen yalnız bir gergedanla karşılaştığında Güney Afrika’nın geniş arazilerinden birinde gezintideydi.
Gergedanın kafasına küçük bir kuş konmuştu. “Öküzkakan” olarak isimlendirilen sığır kuşu oxpecker, ilk bakışta Ali için özellikle fotoğraflanmaya değer bir şey olarak görülmemişti. Fakat sadece birkaç dakika içinde fikri tamamen değişti: “Minik kuşun gergedanın boynuzuna gagasını sürterek törpülemesini izledim; bu daha önce hiç görmediğim bir şeydi. Kameramı aldım ve doğru anı bekledim. Kuş gergedanın boynuzuna uzandığı anda deklanşöre bastım.”
Gergedanı kucaklamak için eğilmiş gibi görünen öküzkakan, o anda ortakyaşam arkadaşı gergedanın varlığından oldukça memnun görünüyordu. Gergedan da kuşun varlığıyla tamamen rahatlamış gibiydi.
Simbiyotik ilişkiyi, yani iki canlının tek bir organizma gibi birbirleriyle yardımlaşarak bir arada yaşamalarını mükemmel bir şekilde simgeleyen bu kare, ardında insan harici hayvanların davranışları ve evrimsel süreçlerle ilgili merak uyandıran soruları, insanın yaban hayata verdiği zincirleme zarara dair korkunç gerçekleri ve dayanışma içinde birlikte yaşamanın umudunu beraberinde getiriyor.
Antropolojiden ekolojiye: “Gergedan muhafızları”ndan simbiyoza
Genellikle siyah gergedanların sırtlarında ve başlarında konaklarken görülen bu kuşlar, gergedanın sert derisi üzerindeki kenelerle beslenir ve larvaları yiyerek gergedanı istenmeyen parazitlerden arındırır. Gergedanlar ise, kuşlara yaşamak için güvenli bir yer ve bol miktarda yiyecek sağlar.
Aslında aralarındaki bu karşılıklı fayda ilişkisi görünenden çok daha derin.
Kırmızı gagalı öküzkakanın Swahili dilindeki adı, “gergedan muhafızı” anlamına gelen Askari wa kifaru‘dur. Yakın zamanda yapılan bir araştırma, küçük kuşların sadece 20 cm boyunda olmasına rağmen büyük arkadaşlarını güvende tutmaya yardımcı olduklarını keşfetti.
Bilim insanları, Current Biology dergisinde iki yıl önce yayımlanan makalede, öküzkakanların gergedanları tehlikelere karşı uyararak zayıf görme yetilerini telafi ettiklerini ortaya koydu. Avustralya Victoria Üniversitesi’nde davranış ekolojisi çalışan ve araştırmayı yürüten öğretim görevlisi Roan Plotz, koku alma ve işitme duyuları güçlü olan bu hayvanların görme yetilerinin yetersiz olması sebebiyle avcılara karşı savunmasız olduğunu söylüyor.
Rüzgar yönünde oldukları sürece bir gergedana yaklaşık beş metre yaklaşabilen avcılara karşı öküzkakan kuşlarının uyarı çağrısı ve “tıslama” sesi, yaklaşan herhangi bir insana ve tehdide karşı gergedanları harekete geçiriyor.
86 kez sahada inceleme yapan araştırma ekibi, sırtında öküzkakan kuşu olmayan gergedanların yaklaşan insanı tespit etme oranının yüzde 23 olduğunu ve 27 metrelik bir mesafeden ancak fark edebildiklerini gözlemlerken, vücudunda öküzkakanlarla gezen gergedanların yaklaşan insanı yüzde 100 oranında ve ortalama 61 metrelik şaşırtıcı bir mesafeden tespit edebildiğini ortaya koydu.
Öküzkakanların tehlike çanlarını duyan gergedenların bu sayede kaçmak, gizlenmek, rüzgara karşı durmak veya ne yapacağına karar vermek için zamanı oluyor.
İnsan baskısı türlerde yeni ortaklıklar ve davranış biçimleri mi geliştiriyor?
Siyah gergedanlar, boynuzları için insanlar tarafından avlanan nesli kritik düzeyde tükenmekte olan bir tür. Son yıllarda koruma çalışmaları sayılarını biraz artırmış olsa da günümüzde doğada 5 binden az sayıda bireyin yaşadığı biliniyor. Bu, 1970’lerden bu yana 10 kat düşüş demek.
Plotz, bu davranışın nispeten yeni olabileceğini düşünüyor.
Gergedanlar on binlerce yıldır insanlar tarafından avlanıp öldürülüyor. Ancak 1850’lerde başlayan artan avlanma baskısı ile nesli tükenmenin eşiğine sürüklendi. Plotz’a göre bu davranış, yani kuşların üzerinde gezinmesine izin verme, artan insan baskısına bir yanıt olabilir.
Makalenin yazarları, araştırma bulguların doğrultusunda öküzkakan – gergedan ilişkisinin karşılıklı fayda açısından daha önce düşünülenden çok daha karmaşık olduğunu belirtiyor. Ayrıca, gergedanların bulundukları bölgelere kuşları dahil etmenin, avlanmayı önlemeye yardımcı olabileceğini öne sürerek doğa ve tür koruma için olumlu bir strateji olabileceğini vurguluyor
İnsan tehdidinin boyutları: Kuşların (da) yok oluşu
Öküzkakan kuşuna gelince, o belki de sadece besin kaynağını ve türdeşlerini koruyor. Dev arkadaşıyla da güvende hissediyor. Ancak kuşun temel motivasyonu, makaleyi inceleyen alanında uzman akademisyenlerce hala tartışılıyor.
Peki, bu uyarı davranışı sonucu kuşlar, gergedanları uyardıklarını bizzat anlıyorlar mı? Gergedanların tehlikeyi fark edip etmediğini biliyorlar m? Plotz bu soruların yanıtını henüz bilmediğini söylüyor. Plotz’a göre kuşlar, muhtemel bir yırtıcının varlığına karşı sadece diğer öküzgagaları uyarıyor da olabilir. Ancak pek çok akademisyene göre bu olasılık bile mevcut tespitin önemini azaltmıyor.
Kuş, bunu diğer büyük Afrika memelileri ile de yapıyor, fakat gergedan söz konusu olduğunda diğerlerinden büyük bir farkı var: Diğer hayvanlar kuşlardan kurtulmaya çalışırken gergedanlar kuşlarla çoğunlukla huzurlu vakit geçiriyor.
Nitekim; kırmızı gagalı öküzkakanlar da bölgede popülasyonu gittikçe azalan bir kuş türü. Parazitleri öldürmek için et ve süt çiftliklerinde hapsedilen hayvanlara pestisit uygulandığı için bu hayvanların üzerindeki parazitleri yemek için konan öküzkakanlar, pestisitleri emmiş küçük canlılarla beslenerek hayatlarını kaybediyorlar. Bu sebeple stratejik olarak son zamanlarda diğer hayvanlara oranla gergedanların üzerinde daha fazla kaldıkları düşünülüyor.
Kaynak: The Dodo, CBC, National Geographic
Kapak fotoğrafı: Marlon du Toit