Son yıllarda hayvan özgürlüğü mücadelesinde sıkça duyduğumuz “ag-gag” yasalarının ne olduğunu merak edenler için bir özet hazırladık. ABD ve Kanada’daki aktivistleri yıllardır tehdit eden, hak savunucularının hayvancılık endüstrisince gizlenen vahşeti gözler önüne sermelerini engelleyen yasaların iptali için mücadele sürüyor.

ABD’deki fabrika çiftliklerinde süregelen hayvan hakları ihlallerini fotoğraf ve video kayıtlarıyla gün ışığına çıkarma konusunda yıllardır aktif rol oynayan meşru ihbarcılar*, bugün “ag-gag” adı verilen yasaların gölgesinde, yüksek para ve hapis cezasına çarptırılma tehdidi altında. Bu tür bir tanıklığın ABD kamuoyunda şok yaratan ilk örneklerden biri, her ne kadar yazar işçilere yönelik istismarı ortaya koymayı hedeflemiş olsa da, Upton Sinclair’in Chicago’daki hayvancılık endüstrisini konu alan ve Türkçeye Şikago Mezbahaları adıyla çevrilen 1906 tarihli “The Jungle” (Orman) adlı romanı.

Ag-gag yasaları nedir?

2011’de ilk modern örnekleri görülen ag-gag yasaları kısaca mezbahalarda gizli çekimler yapan aktivistleri suçlu göstermeyi amaçlayan kanuni düzenlemeler. Sözcüğü incelediğimizde “ag” İngilizce “agriculture”, yani bugün hayvancılığı da içine alacak şekilde “tarım”, “gag” ise “susturmak”, yani ağzını bir bez parçasıyla tıkamak anlamına geliyor. Kısaca sansürün tarım ve hayvancılıkta vücut bulmuş hali.    

Bu yasalar özellikle hayvan hakları aktivistlerini hedef alıyor. Bazı eyaletlerde para cezasına ek olarak 6 aydan 10 yıla kadar hapis istemiyle yargılanma riskiyle suçlu ilan edilen aktivistler, aslında domuzlara, sığırlara, koyunlara veya atlara uygulanan şiddeti kaydedip duyurmaya çalışıyor. Bu süreçte somut olarak yasal düzeyde sonuç alabilmek için beraberinde, hayvanlara uygulanan şiddetin dozunu hafifletmeyi amaçlayan ve insancıl olduğu iddia edilen ABD’deki İnsani Kesim Yasası’nın (Humane Slaughter Act) ihlal edildiği durumları da kayıt altına alıyorlar.

C. Lotongkum/Shurtterstock, truthout.org

ABD’deki İnsani Kesim Yasası’nı ve benzerlerini hem etik hem de hukuki boyutuyla eleştirenler her şeyden önce “insani kesim” kavramının doğası ve pratiği gereği bir oksimorondan** ibaret olduğunu, kendi içinde tezatlık oluşturduğunu vurguluyor. Aynı zamanda yasanın tavukçuluk sektörünü dışarıda bırakarak ABD’de her yıl katledilen 9 milyar tavuğu kapsamadığını da belirtiyor. Çünkü gerçekte “insani” kesim hayvanların çektiği acıları ne sonlandırıyor, ne de azaltıyor. Örneğin Oregon’daki Mountain Meat Packing adlı fabrikanın faaliyetleri sırf bu nedenle bir süre askıya alındı: Oluşturulan rapora göre; insani kesim uygulaması kapsamında bir domuzu sersemletmeye çalışırken çalışanın elindeki bayıltma silahı takıldı. Domuz, uzun süre bilinci yerindeyken başına art arda atış aldı. Hayatta kalma mücadelesinde nefes nefese kalan hayvan, ayağa kalkmaya çalışırken tekrar tekrar yalpaladı ve ölmeden önce acı ve korkuyu daha fazla hissetti. Bu durum, Gıda Güvenliği ve Denetimi (FSIS) yetkilileri tarafından resmi yazıda “korkunç bir olay” olarak nitelendirildi. 

Özetle hayvanların mezbahalarda öldürülmesi ne “insancıl” bir pratik, ne de insanların vicdani yüklerini hafifleten “insani” kesim kurallarına göre yapılıyor. Süregelen ihmal ve istismar düzeni dünya çapında milyarlarca hayvanın hayatına mal olurken, “insani kesim” olarak sunulan sistemde insan veya makine hatalarıyla da hayvanların yaşadığı stres katbekat artıyor.    

Mevcut yapıda mezbahaların kapalı kapıları ardında gerçekleştirilen ihlalleri belgelemek, sadece hayvanlar için değil insanlar için de önem arz ediyor. ABD’de mezbahaların denetiminden sorumlu kurum olan FSIS bu açıdan da güç kaybetmeye devam ediyor çünkü bu yılın başında Trump yönetimi FSIS’e daha fazla personel atamak yerine domuz üretim tesislerine daha fazla yetki verecek kararlar aldı. 

Animal Equality

Ag-gag yasaları neden tehlikeli? 

Kuzey Carolina, Kansas, Iowa, Montana gibi pek çok eyalette baskısını hissettiren bu yasaların karşısında duranlar, yasal düzenlemelerin ABD Anayasası’nda yer alan bireylerin ifade özgürlüğü ve belgeleme hakkını ihlal ettiğini savunuyor. Geçtiğimiz yıllarda eyalet düzeyinde ag-gag yasalarına karşı harekete geçen Amerikan Sivil Özgürlükler Sendikası (ACLU) şöyle diyor:

“Gizli çekimler ile yapılan habercilik, kurum ve şirketlerin kanuna aykırı uygulamaları hakkında kamuoyunu bilgilendirmek için son derece önemli ve gerekli bir araç. Ag-gag yasaları, araştırmacı gazetecilerin güç sahibi özel kuruluşları yaptıklarından sorumlu tutmalarını engelliyor.”

Gizli çekimlerin etkisi büyük oluyor (bkz. Mercy for Animal örgütünün Bettencourt Dairies adlı tesisteki çekimleri). Hayvan hakları aktivistleri yaptıkları gizli çekimlerle hayvanlara tekme atan ve hayvanları sürükleyen mezbaha çalışanlarının gerçekleştirdikleri ihlalleri gözler önüne serebiliyor. 2009’da uluslararası hayvan hakları örgütü PETA tarafından kayda alınan bir olayda, Iowa Hormel tarafından işe alınmış dört fabrika çalışanının ellerindeki metal sopalarla domuzları dövdüğü ve bastonlarla domuzlara cinsel istismarda bulundukları ortaya çıkmıştı. 

Mercy for Animals’ın Bettencourt Dairies tesisinde çektiği videodan bir kare

Bu tür gizli araştırma ve çekimler, bugüne kadar hayvancılık endüstrisinin gizlenen standart uygulama ve gerçeklerini de gün yüzüne çıkardı.

Örneğin gebe veya emzirme sürecinde olan domuzların hareket etmesini engelleyen metal “gebelik kafesleri” (gestation crates) bu çekimlerle bilinir oldu. Benzer bir şekilde domuz yavrularının kuyruklarını anestezi uygulamadan kesme işlemi de yine gizli çekimlerle tespit edildi. Ancak elbette sorunun kökeni çalışanların yaptıkları değil. Temel sorun hayvanların öldürülmesi ve bu toplu hayvan katliamından elde edilen kâra dayalı bir sistemin varlığı. 

Üretim çiftliklerindeki hayvanların, tıpkı hayvanlı sirkler, hayvanat bahçeleri ve yunus parklarında olduğu gibi, ağır psikolojik stres altında kafesleri ve birbirini ısırma, kannibalizm, kendine zarar verme gibi tekrarlayan anormal davranışlar sergilediği artık biliniyor. 

Bugüne kadar ABD’de 28 eyalet ag-gag yasalarını devreye sokmaya çalıştı ama eyalet düzeyindeki federal mahkemelerin çoğu, bu düzenlemelerin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle reddedilmesi yönünde karar aldı.

Ag-gag yasalarının geleceği

Halihazırda ABD’deki eyaletlerin ag-gag yasalarını devreye sokmasını engelleyen federal düzeyde bir yasa yok. Ancak eyalet yasaları eyalet valilerince veto edilebiliyor. Bunun bir örneğini 2015 yılında Kuzey Carolina Valisi Pat McCrory’nin vetosunda gördük. McCrory, her ne kadar tasarının amacı konusunda hemfikir olduğunu belirtse de, yasanın çok geniş kapsamlı olduğunu vurguladı. Bundan bir yıl sonra kanun koyucular vetoyu geçersiz kılacak şekilde oyların üçte ikisini toplayarak tekrar denediler. Humane Society adlı hayvan koruma kuruluşuna göre
bu vetoda tavukçuluk endüstrisinin payı büyük oldu. Ag-gag yasa tasarıları Tennessee ve Arizona’da da eyalet valileri tarafından veto edilmişti. 

Geçtiğimiz günlerde Kanada’nın Ontario eyaletinde de benzer bir tasarı yasalaşmış, Animal Save Movement başta olmak üzere dünya çapındaki pek çok hayvan hakları örgütü “Bill 156” olarak geçen yasanın ilga edilmesi için #RepealBill156 (Bill 156 feshedilsin) ve #JusticeForReganRussell (Regan Russell için adalet) etiketleriyle milletvekillerine çağrıda bulunarak online bir protesto düzenlemişti. Bu mücadele halen tüm hızıyla sürüyor.

Bilinçli hedef saptırma

Yazının başında bahsi geçen Upton Sinclair’in romanıyla ilgili bir sözüne değinmek için belki de en uygun yer burası. Aslında bu kitabıyla hayvan sömürüsünden çok mezbahalarda çalışan işçilerin çalışma koşullarına ve işçi haklarına dikkat çekmeyi hedefleyen yazar, kitabın infial yaratması sonucu emekçi sınıfından çok “gıda güvenliği” ile ilgili endişelerin tetiklendiğini, hızla ve yalnızca hayvancılık endüstrisinde iyileşmeye gidildiğini fark ederek şöyle demiş: “İnsanların kalplerini hedeflerken yanlışlıkla midelerine hitap ettim.”***

Suç işleyenleri cezalandırmak yerine suçu belgeleyenleri cezalandıran bu yasaları yapanlar, bu kez bilinçli bir şekilde, hedefi yanlış belirlemeye devam ediyor. Ayrıca kanun yapıcılar ifade özgürlüğüne ve belgeleme hakkına ket vururken, insanların bilgi edinme hakkına da zorbalıkla el koyuyor.

Ag-gag yasalarına karşı uzaktan yapabileceğiniz şeylerden biri, Animal Legal Defense Fund adlı hayvan hakları örgütünün ABD’deki ag-gag karşıtı kampanyasına imzanızla destek vermek. Bu sayede kamuoyundan gizlenen hayvancılık endüstrisi gerçeklerinin kilitli kapılar ardında tutulmaya çalışılmasına engel olabilirsiniz.

Hayvan, insan ve çevre haklarını ayaklar altına alan bu sömürü zincirini kırmak için yapabileceğiniz en iyi şey ise vegan olmak.


Jo-Anne McArthur/We Animals, Sentient Media

* “Meşru ihbarcılar” sözcüğünü İngilizce’de “whistleblower” sözcüğünün karşılığı olarak kullandık. Whistleblower, gerçekleri saklamak ve susmak yerine karşılaştıkları hak ihlallerini, etik dışı uygulamaları gazetecilere veya yetkili makamlara bildiren kişilere deniyor.

** Oksimoron, birbiriyle çelişen ya da tamamen zıt iki kavramın bir arada kullanılması ve bu şekilde oluşturulmuş ifade.

*** Bu cümle, bazı yerlerde “Ben toplumun kafasını hedef aldım, attığım yumruk midesine geldi” şeklinde çevrilmiş. Alıntının orijinali: “I aimed at the public’s heart, and by accident I hit it in the stomach.”

Kaynaklar: Live Kindly, GJSentinel, Animal Legal Defense Fund, Sentient Media, CCRJustice

Kapak fotoğrafı: Dominion Movement

Önceki İçerikFabrika çiftçiliğinin karanlık yüzü: Jo-Anne McArthur’un yeni kitabı 
Sonraki İçerikÖlümden kaçmayı başaran inek ormanda saklanarak hayatını kurtardı

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.