Sığırlar son derece karmaşık hayvanlar. Kişiliklerinden tutun da, bulundukları çevre ve deneyimleri doğrultusunda kendilerine özgü özellikler geliştirebilen canlılar. Peki inek ve boğaların eşleriyle, yavrularıyla ve sürüleriyle nasıl bağ kurduklarını, onların da tıpkı bizim gibi “en iyi arkadaşları” olduğunu biliyor musunuz?
Özellikle inekler insanlar, hayvanlar ve akranlarıyla çevrili sosyal çevreleriyle derin bağlar geliştirebilen, onlarla oyun oynayabilen, ölüm sonrası yas tutan ve hatta bazı bireylere kin güdebilen hayvanlar.
Sweet Farm program direktörlerinden Carol Messina’ya göre sığırlar tıpkı insanlar gibi: Hem çok değişken hem de benzersizler:
“Bazı inek ve boğalar diğerlerinden daha dost canlısı olabilirken, bazıları da daha içine kapanık olabiliyor. Çoğu sığır birbirlerine karşı daha sıcak davranırken insanlara daha temkinli yaklaşıyorlar. Bazıları da insanlarla sosyalleşmeye ve insanlar tarafından kaşınmaya bayılıyorlar.
Tıpkı insanlar gibi onların da sosyal ihtiyaçları olduğunu görüyorum. Daha da önemlisi, arkadaşlarının ilgisine ve sosyal iletişime çok açıklar.
Her sürünün farklı bir dinamiği var. Bazıları belirli bireylerle gününü geçirmeyi tercih ederken, diğerleri başka bir türden hayvanı dahi sürüye dahil ederek onu tercih edebiliyorlar.”
En İyi Arkadaş
Dean Farm Trust’tan Sam Clews ise annelerinden ayrılan yavruların ağladığına şahit olduğunu söylüyor:
“Etleri için yetiştirilmek üzere zorla annelerinden ayrılan yavrular, bize ilk geldiklerinde annelerini özledikleri için sürekli parmaklarımızı emiyorlardı. Annelerinin yanındaki gibi rahat ve huzurlu olmak için çabalıyorlardı. Yavruların hiçbiri arasında kan bağı olmasa da birbirleriyle çok iyi anlaşıyorlar. Hatta birbirlerini koruduklarına şahit oluyoruz.”
Carol Messina, “bütün sığırların günlerini beraber geçirmekten zevk aldıkları en yakın arkadaşlarının” olduğunu söylüyor: “Hatta aynı ortamda kalıyorlarsa, uykuda bile dip dibe kıvrılıp uykuya dalıyorlar. Bilimsel araştırmalar, sığırların en yakın arkadaşlarıyla beraberken daha az stresli olduklarını ve kalp atış hızının daha yavaş olduğunu gösteriyor.”
İngiltere’deki Channel 4 kanalında gösterilen “Meat the Family” (2020) adlı TV programında insanlar hayvanlarla önce vakit geçiriyor ve daha sonra onları ya kurtarmayı ya da mezbahaya göndermeyi seçiyor. Bir aile iki buzağıyla birarada yaşadıktan sonra hayvanları yiyemeyeceklerine karar veriyor. İsimleri Buttercup ve Clover olan iki buzağı artık Galler bölgesindeki Dean Farm Trust’ta özgür bir yaşam sürüyor.
Clews, “Buradaki tüm buzağılar iyi anlaşıyor ama Buttercup ve Clover arasında çok daha derin bir bağ var çünkü ikisi aynı anda kurtarıldı. Şimdi neredeyse birbirlerinden hiç ayrılmıyorlar ve bir arada olmaktan keyif alıyorlar.”
Bilimsel Araştırmalar: Aile Kavramı
Bu yılın başında Sydney Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada sığırların çıkardıkları sesler özel bir program kullanılarak incelendi. Özellikle Holstein-Friesian (siyah alaca) ineklerine odaklanan araştırmanın sonuçları ineklerin hayatları boyunca birbirleriyle kurdukları iletişimin ne denli güçlü olduğunu ortaya koydu.
Scientific Reports’ta yayımlanan araştırmada 333 inek sesi kaydedildi. Bu sesler incelendiğinde, ineklerin olumlu ve olumsuz durumlara tepki verdiği, endişe, heyecan ve uyarılma tepkileri verdikleri anlaşıldı.
Araştırmada çıkan bir diğer sonuç da, ineklerin kendine özgü bir “möö” sesi olduğu ve bunu ömür boyu korudukları…
Araştırmacılardan Alexandra Green, “Her birinin kendine özgü sesleri var. Sürüdeyken onları birebir görmesem bile hangisinin hangi sesi çıkardığını ayırt edebiliyorum.
İnekler topluluk halinde yaşayan, son derece sosyal hayvanlar. Bir açıdan kendi özgün varlıklarını hayatları boyunca korumaları ve bunu çıkardıkları seslerle ortaya koymaları gayet normal. Üstelik bu durum sadece anneden izleyip öğrendikleri dönemle de sınırlı değil. Bu araştırmayla ilk kez bu özelliğin varlığına dair kesin kanıt elde etmiş olduk.”
İnekler ve Duygular
Carol Messina,“Pek çok hayvan türü için oyun, çoğu zaman genç bireylere özgüdür. Ama yetişkin sığırlara baktığımızda sadece eğlenmek için bile oyun oynayabildiklerini görüyoruz,” diyor.
“Hayvanların duyguları olup olmadığı artık bireysel inanış ve görüşlere açık bir tartışma konusu değil; on yıllardır bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış bir gerçek.
Yavrusundan ayrılan bir annenin yavrusunun ardından feryat ettiğini duyan herkes anne ve bebek arasındaki bağı kolaylıkla algılayabilir; duyguların ve sevgi kavramının yalnızca insanlara özgü olmadığını görebilir.”
Hayvanlar ve Hissedebilirlik
Araştırma ineklerin, genellikle gelişmiş bilişsel altyapının göstergelerinden biri olan neden-sonuç ilişkisini anlayabildiğini ortaya koydu. Bazı araştırmacılar aynı zamanda ineklerin problem çözme becerilerinin olduğunu ve bunu eğlenceli zihinsel bir aktivite olarak gördüklerini kanıtladı. Görev tamamlandığında gösterdikleri heyecan tepkisinin bile insanlarla benzerlik gösterdiği ortaya kondu.
Carol Messina, “Sığırlarla az çok vakit geçirmiş bir kişi her birinin farklı tercihleri olduğunu kolaylıkla görebilir,” diyor: “Bu ister sevdikleri bir yemek, ister yakın arkadaşları olsun, her birinin beğenileri, sevmedikleri, ruh halleri ve sosyal bağları birbirinden farklı. Çiftçiler de hayvan hakları savunucuları da bunu bizzat görebiliyorlar.”
Daen Farm Trust direktörlerinden Mary Frankland da yedi yıldır hayvan kurtarıyor: “Her hayvan türü değerli ve özel ama ineklerin bir kamyona yüklenip süt endüstrisi tarafından ömür boyu sömürülecek olması fikrine katlanamıyorum,” diyor.
Sığırların ne denli savunmasız ve uysal hayvanlar olduğuna değinen Mary Frankland, “Bize çok güveniyorlar. Bizlerle nasıl etkileşime girdiklerini, birbirleriyle nasıl sosyalleştiklerini, hatta arkadaşlarını nasıl koruduklarını bizzat görüyorum,” diyor:
“Umarım çiftlikteki faaliyetlerimizle insanların inek ve boğalar hakkında düşüncelerini değiştirebiliriz. Kurtarılmış hayvan çiftliğimizde yapmaya çalıştığımız da bu. İnsanların bu hayvanları görmesi ve vakit geçirmesi. Buraya geldikten sonra merak edip daha fazla araştırma yapıyorlar ve çoğu da vegan oluyor.