Vegan Derneği Türkiye, vegan peynir üretimine ve satışına yasak getiren yönetmelik maddesinin iptali için Tarım ve Orman Bakanlığı’na dava açtı. Dava, ülke çapında tüketiciler ve üreticiler tarafında oluşan hak ihlalleri ve kayıplarına karşı yürütmenin durdurulması talebiyle Danıştay’da açıldı.
30 Haziran 2022, İstanbul – Av turizmi ihalelerinin iptali için geçtiğimiz yıl idare mahkemelerinde hukuk mücadelesi yürüten ve açtıkları tüm davaları hayvanlar lehine kazanan Vegan Derneği Türkiye (TVD), bu yıl veganlık ve vicdan hürriyeti kapsamında açtığı davalar ile hak arayışını sürdürüyor.
Türkiye çapındaki üniversitelerde okuyan vegan öğrencilerin sistematik hale gelen beslenmeye ilişkin sorunlarını mayıs ayında Yükseköğretim Kurulu’na açtığı davayla mahkemeye taşıyan TVD, bu kez dünya çapında örneği olmayan bir yasağa karşı hukuk mücadelesi başlattı.
Dernek, vegan tüketiciler ve vegan peynir üreticileri tarafından kendilerine ulaşan mağduriyetler ışığında bakanlığa ilettikleri taleplerin cevapsız kalması ve ihlallerin meydana gelmesi sonucunda, vegan peynir üretimi ve satışına yasak getiren Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği’nin 9/3 maddesinin ve Türk Gıda Kodeksi Peynir Tebliği’nin 5/d maddesinin iptali için Danıştay’da Tarım ve Orman Bakanlığı’na dava açtı.
TVD aynı zamanda, yasak kapsamında yüksek miktarda para cezası kesilen bir vegan peynir üreticisinin bakanlığa açtığı davaya da bu hafta içinde müdahillik başvurusu yapacağını açıkladı.
Üreticilerin mülkiyet hakları ve temel hukuk ilkeleri ihlal ediliyor
Amaç ve faaliyet alanı gereği hayvan hak ve özgürlüklerinin yanı sıra, veganların ve vegan ürün üreticilerinin de haklarını savunan dernek, dava dilekçesinde, iptali istenen maddelerin T.C. Anayasasına ve uluslararası sözleşmelere aykırılık teşkil ettiğini, üretici haklarının orantısız ve dayanaksız bir şekilde ellerinden alındığını ve kamuoyuna açık şekilde paylaşılan Türkiye’nin 2019-2023 On Birinci Kalkınma Planı’yla ters düştüğünü vurguladı.
Üreticiler tarafında, bugüne kadar gerekli izin ve ruhsatlarla faaliyetlerini yasal bir şekilde sürdüren şirketlerin, yönetmeliğe eklenen bir maddeyle bir anda ve keyfi bir şekilde mülkiyet haklarının çiğnendiğini, kanunilik ve ölçülülük ilkelerinin aşıldığını belirten dernek, mevcut düzenlemelerin aynı zamanda belirsizliğe ve güvencesizliğe yol açtığını, öngörülemez bir şekilde geniş yorumlama ve uygulamalara açık olduğunu belirtti.
Yerli üretimin ve ihracatın bu yasak ile Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından engellenmesi ise dilekçede şu şekilde yer aldı: “İptali istenen hükümler bu ürünleri üreten firmaların mülkiyet özgürlüğünü zedelemekle birlikte dünya piyasasında giderek artmakta olan vegan/bitki temelli ürünler sektöründe ülkesini temsil eden firmaların rekabet edebilme imkanını elinden almaktadır. Ülkedeki üretimin, istihdamın ve ihracatın artırılması, uluslararası boyutta firmaların rekabet güçlerinin ve yeni teknolojilerin geliştirilmesi gibi önemli ticari faaliyetlere ve ihracata engel olmaktadır.”
Tüketicilerin yaşam tarzına, sağlıklı yaşam ve beslenme hakkına müdahale
Dava dilekçesinin “İptali Talep Edilen Hükümlerin Tüketici Açısından Değerlendirilmesi” başlığı altında ise, T.C. Anayasası, 1948 İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi’nin ilgili maddelerine atıfta bulunularak, bireylerin sağlıklı yaşama, seçme ve gıdaya erişim hakkının ihlal edildiğinin altı çizildi.
Anayasal ve kamusal haklar bağlamında ele alınan bu kısımda, “Bir yönetmelik maddesi ile bitki temelli ürünlerin üretiminin durdurulmaya çalışılması, piyasadaki ürünlerin toplatılması, ülkede yaşayan vegan yaşamı benimsemiş tüm tüketicilerin de gıdaya erişim hakkını ihlal etmektedir. Söz konusu yasaklar tüketici haklarını koruma ve tağşişi/aldatmacayı önlemek için alınan önlemler gibi gösterilmişse de, sorunun çözümü noktasında yapıcı öneri ve çözümler getirmeden doğrudan tüketicilerin bu ürünlere erişimini engellemek; idare tarafından temel hak ve özgürlüklerin keyfi ve ölçüsüz bir şekilde sınırlandırılması ve bireylerin yaşam tarzına müdahale edilmesi anlamına gelmektedir,” denildi.
TVD aynı zamanda dava dilekçesinde, vegan peynirlerin yalnızca hayvan sömürüsüne karşı etik dayanaklarla veya çevresel endişelerle bitki bazlı beslenen vegan bireylere değil, laktoz ve gluten intoleransı olan bireylere de hitap ettiğini vurguladı. Laktozsuz ve glutensiz beslenmek zorunda olan tüketicilerin sağlık sebepleriyle tercih etmek zorunda kaldığı vegan ürünlere erişiminin bu yasaklarla engellendiğini hatırlattı.
Ne olmuştu?
Vegan peynir üreticilerine 2022’in ilk çeyreğinde kesilen cezaların ve toplatmaların derneğe iletilmesi neticesinde TVD, 7 Nisan’da Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda İşletmeleri Kodeks Daire Başkanlığı ile Ankara’da sorunun çözümüne yönelik görüşme gerçekleştirmişti. Ancak takip eden süreçte herhangi bir somut sonuç alınmaması sebebiyle dernek, sorunlu yönetmelik maddesinin iptali ve yeni bir “vegan peynir tebliği” oluşturulması talebiyle Tarım ve Orman Bakanı ile Bakan Yardımcısı’ndan randevu talep etmişti.
Randevu taleplerine de olumlu yanıt alamayan dernek, üretici firmalar ve bazı zincir market temsilcileriyle koordineli olarak girişimlerini sürdürmeye devam ederken, haziran ayında vegan peynirlerin marketlerden toplatılması, satışların engellenmesi, üreticilere yüklü miktarda para cezası kesilmesi ve tüketicilerin vegan peynirlere ulaşamaması sebebiyle kamuoyunda farkındalık yaratmak için önce change.org/veganpeynir adresinde imza kampanyası açmış, hemen ardından dava hazırlığına başlamıştı.
Yasağın dünyada eşi benzeri yok
Avrupa’da ve dünyada örneği olmayan bir yasağın Türkiye’de devreye sokulması, yönetmelik maddesi iptal edilmediği takdirde, “peynire benzediği düşünülen, ancak adında peynir ifadesi bile olmayan” herhangi bir ürünün açıkça yasaklanabileceği anlamına geliyor.
Nitekim Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi ve Avrupa Komisyonu, bitki bazlı süt ürünleri için benzer şekilde ciddi kısıtlamalar getirmeyi planlayan 171 no’lu yasa tasarısı değişikliğini (AM171) Mayıs 2021’de reddetmişti.
Avrupa’nın iklim değişikliği hedefleriyle doğrudan çelişen, hayvancılık endüstrisi tarafından desteklenen ve bitkisel gıdalara sansür uygulanmasını hedefleyen bu tasarı, kanıta dayalı bilimsel veriler ışığında ve kapsamlı bir hukuk mücadelesi sonucu yürürlüğe konmamıştı.