Oxford Üniversitesi’nin 55.500 kişinin beslenme biçimini yakından inceleyerek yaptığı araştırma bitkisel beslenme ve çevre ilişkisine dair çarpıcı bir veri sunuyor. Araştırmaya göre kişilerin beslenme biçimlerini bitkisel beslemeye doğru kaydırması trafikte 8 milyon daha az araç olması ile aynı etkiyi sağlıyor.
Oxford’da nüfus sağlığı profesörü olan Dr. Peter Scarborough liderliğindeki hakemli çalışma, geçtiğimiz ay Nature Food dergisinde yayınlandı.
Araştırmaya göre günde 3,5 ons (yaklaşık 100 gr) ve daha fazla ‘et’ tüketen kişiler, bitki bazlı bir diyet uygulayan kişilere göre sera gazı emisyonundan %75 daha fazla sorumlu. Bitkisel beslenme toprağa, suya ve biyolojik çeşitliliğe önemli ölçüde daha az zarar veriyor.
Araştırma Neden Önemli?
Gıda sistemi küresel ısınmanın yaklaşık üçte birinden, tatlı su kullanımının %70’inden ve tatlı su kirliliğinin %78’inden sorumlu. Gıda ve iklim arasındaki bu ilişki nedeniyle Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan raporlar, geçtiğimiz yılllarda et tüketiminde ciddi bir azalma çağrısında bulunmuştu.
Birleşmiş Milletler’in yanı sıra geçtiğimiz yıllarda hayvancılık ve çevreye verdikleri zararlara ilişkin pek çok araştırma yayınlandı. Ancak önceki araştırmalar genellikle bilimsel modellemeyi kullanırken Oxford Üniversitesi’nin yeni araştırması 55.500 kişinin (veganlar, vejeteryanlar, balık yiyenler ve et yiyenler) beslenme biçimine dair verileri ve 38.000 çiftliğin verilerini analiz etti.
Bulgular
Sera gazı emisyonu açısından incelendiğinde 3,5 ons (yaklaşık 100 gr) ‘et’ tüketen kişiler günde 22,5 pound (yaklaşık 10 kilogram) ve 1,7 onstan daha az ‘et’ tüketen kişiler yaklaşık 11,8 pound karbondioksit emisyonuna neden olurken, vejetaryen beslenenler günde 9 pound, bitkisel beslenenler/veganlar ise günde yalnızca 5,4 pound karbondioksit emisyonuna neden oluyor.
Araştırmaya göre günde 3,5 ons ve daha fazla ‘et’ tüketen bireyler günlük tüketim miktarını sadece yarı yarıya azalttıklarında dahi kazandıkları pozitif etki trafikteki 8 milyon aracın verdiği zarar ile eş değer. Araştırma bulguları göz önüne alındığında kişilerin tamamen bitkisel beslendiği bir senaryoda ise bu etki katlanarak artıyor.
Çalışma, ‘et’ ağırlıklı beslenme biçimleriyle karşılaştırıldığında, bitkisel beslenmenin %75 daha az arazi kullanımı, %54 daha az su kullanımı ve %66 daha az biyolojik çeşitlilik kaybı ile sonuçlandığını buldu.
Gezegeni Korumak İçin Bitkisel Beslenme
Araştırma yalnızca karbondioksit emisyonunu incelemiyor, aynı zamanda toprak ve su kullanımı ve türlerin neslinin tükenmesi açısından da bir kıyaslama yapıyor. Sonuçlara göre vejetaryenler, balık tüketenler ve düşük miktarda et yiyenler benzer sonuçlar veriyor. Bir başka deyişle hayvan kaynaklı gıda tüketimi limitlendirilmiş veya çeşitliliği azaltılmış dahi olsa gezegene zarar vermeye devam ediyor.
Üstelik araştırma, daha önce ortaya atılan organik inek, tavuk ve domuz eti üretiminin de geleneksel hayvancılık kadar iklime zararlı olduğunu görüşünü destekleyen veriler içeriyor.
Bazı bitkisel besinlerin üretimi için hayvan kaynaklı alternatiflere oranla çok daha fazla su tüketildiği iddiasını da inceleyen araştırma gıdanın nasıl üretildiğinden bağımsız olarak bitkisel beslenmeye uygun gıdaların hayvan kaynaklı gıdaları içeren beslenme biçimlerine göre gezegene daha az zarar verdiği sonucuna varıyor.
Kapsamlı ve güncel araştırmanın sonuçlarına göre bitkisel beslenme iklim değişikliği ile mücadele etmenin ve gezegeni korumanın en etkin yollarından biri. Üstelik bitkisel beslenme hayvanların yaşam hakkını korumanın da tek yolu.
Gezegenimiz ve sakinleri için #veganol
Kaynak: Nature Food, The New York Times