Bir açık artırmada satıldıktan sonra kasaba gitmeden önce garaja aktarılırken kamyonetten kaçma fırsatı bulan inek haftalarca ormanda saklandı. Kendisini yakalamak isteyen yetkililer geldiğinde her seferinde ormanın derinliklerine girdi ve en sonunda Ocak 2019’da Farm Sanctuary tarafından kurtarılarak koruma altına alındı. Bu umut verici haberin videosu ise Şubat 2020’de yayımlandı. Biz de hayvanların yaşama arzusunun ne denli güçlü olduğunu sizinle paylaşmak için Finn’in öyküsüne yer vermek istedik.
ABD merkezli hayvan kurtarma örgütü Farm Sanctuary, yakın zamanda paylaştığı bir videoyla, 4-5 aylıkken ölümden kaçarak hayatını kurtarmayı başaran inek Finn’in öyküsünü paylaştı.
Videoya eklenen güvenlik kameralarından Finn’in bir ay boyunca, bölgede yaşayanların arka bahçelerine girip çıktığı, haftalarca ormanda hayatta kaldığı görülüyor.
Adını Mark Twain’in “yaşama arzusuyla yanıp tutuşan, maceracı” edebi karakteri Huckleberry Finn’den alan Finn, şimdi Farm Sanctuary kurtarılmış hayvan çiftliğinde güvende. Artık öldürülme korkusunu hissetmeyeceği, insanlardan zarar görmeyeceği ve ömrünün sonuna kadar huzurlu olabileceği bir yerde yaşıyor.
ABD’nin Connecticut eyaleti New Britain şehrinde gerçekleşen olay, mezbaha ve çiftliklerde öldürülmeyi bekleyen tüm hayvanlar için bir umut öyküsü olarak binlerce kez #MooBritain etiketiyle paylaşıldı.
“İnekler ve diğer hayvanlar da tıpkı insanlar gibi… Hepimiz hayata bir kez geliyoruz ve hayatta kalma arzumuzla bu hayatı doyasıya yaşamak istiyoruz.” – Farm Sanctuary Ulusal Kurtarma Programı Direktörü Susie Coston
Finn’in ormanda özgürce dolaştığını gördükten sonra insanlardan zarar gelmemesi için Farm Sanctuary’ye haber veren hayvan hakları savunucusu Jennifer Wynn, kurtarma operasyonunun hayatındaki en ilham verici deneyimlerden biri olduğunu söylüyor: “Finn’in sonunda özgür olması her şeyden önemliydi. Fakat herkesin Finn’i yaşatmak için seferber olduğunu görmek bu süreçte şahit olduğum en anlamlı şeylerden biriydi. Hepimiz ortak bir amaç uğruna birleştik.”
Kurtarma olayının bir başka umut verici boyutu daha ortaya çıktı: Arka bahçesinde Finn’in kısa süreli ziyaretine denk gelen New Britain sakinlerinden biri, Finn’in yaşam mücadelesine şahit olduktan sonra hayvan yemeyi bırakacağını aktardı.
Şimdi Finn’in öyküsünü izleyen herkesin, hayvanların tıpkı bizim gibi hissedebilir canlılar olduğunun, hayatta kalmak için uğraş verdiklerinin ve özgürce yaşama hakkına sahip olduklarının farkına varmasını umuyoruz.
Vegan bir yaşamı benimseyerek hayvanları sömüren bu sistemin bir parçası olmayı reddedebilir, mezbahalara veya hemen arka bahçemizde kesime gönderilecek hayvanları ve daha fazlasını ölümden kurtarabiliriz.
Sığırlar aileleri ve arkadaşlarıyla çok güçlü bağlar kurabilen, son derece zengin duygusal altyapıları olan sosyal hayvanlar. Belki Finn kendi ailesine hiçbir zaman kavuşamayacak ama özgürlüğüne kavuştuğu bu korunaklı çiftlikte, Bonnie gibi ölümden kaçan veya mezbahadan kurtarılan diğer hayvanlarla birlikte yeni bir aile kurarak huzur bulacak.
Kaynaklar: Vegan Life Mag, Farm Sanctuary