Bugün 22 Mart Dünya Su Günü. Yeryüzündeki tüm canlılar için yaşam kaynağı olan, bazı türlerin de yaşam alanı olan suyun ne denli değerli olduğunu, ancak sonsuz olmadığını anlamak ve anlatmak için önemli bir gün. 

Küresel iklim krizinin etkilerini yerelde ve gündelik yaşamımızda hissettiğimiz son yıllarda, tüm canlı türleri için hayati öneme sahip temel bir ihtiyaç olan su için harekete geçme vakti. Çünkü su döngüsündeki mevcut ve öngörülen değişimler her geçen gün, insan dahil gezegendeki tüm canlılar için bir hak, adalet ve ölüm-kalım meselesine dönüşüyor. Sadece temiz içme suyuna ve sanitasyona* erişimde değil; gıda güvenliği, doğal ekosistemlerin devamlılığı, biyoçeşitlilik, insan ve hayvan sağlığı konusunda zincirleme etki yaratacak sorunları da beraberinde getiriyor.

Yüzyıllardır engellenemeyen yıkıcı insan faaliyetleri, bugün gezegendeki su miktarı, kalitesi ve erişilebilirliğinin önündeki en büyük engel.

Dünya geçtiğimiz yüzyılda doğal sulak alanlarının yaklaşık %70’ini kaybetti. Şu anda dünya genelinde her 3 kişiden 1’inin ise güvenli içme suyuna erişimi yok (UNICEF & Dünya Sağlık Örgütü). Giderek daha fazla ülke su stresi yaşıyor ve artan kuraklık ile çölleşme bu eğilimleri daha da kötüleştiriyor. 2030 yılına kadar 700 milyon kişinin susuzluk sebebiyle göç edeceği ve 2050 yılına kadar her 4 kişiden en az 1’inin de su kıtlığı yaşayacağı tahmin ediliyor (BM Kalkınma Programı – UNDP).

Birleşmiş Milletler’in (BM) güncel Su ve İklim Değişikliği 2020 raporu ise, yaklaşık 1 milyon hayvan ve bitki türünün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor. En yüksek yok oluş eğilimi ise, 1970’lerden bu yana %84’lük bir düşüş ile tatlı sularda yaşayan türlerde görülüyor. Yaklaşık 4 milyar insan ise, iklim krizinin de etkisiyle yılda en az bir ay boyunca su kıtlığı yaşıyor. Yeryüzündeki yaşamın devamı için hayati öneme sahip olmasına rağmen “su” sözcüğü ise uluslararası iklim sözleşmelerinde nadiren geçiyor.

Oysa su, rapora göre çözümün bir parçası olup sorun olmaktan çıkabilir; küresel iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak ve bu etkilere uyum sağlamak için yürütülen çalışmaların merkezinde kritik bir destek mekanizması olabilir: Biyoçeşitliliğin zengin olduğu sulak alanların korunması, toprağın ve doğal çevrenin en az su tüketimi ve insan müdahalesiyle işlenmesini hedefleyen koruyucu tarım politikalarının geliştirilip yaygınlaştırılması gibi doğa odaklı ve doğa merkezli çözümler artık birer zorunluluk halini almalı.

Su ile birlikte tüm canlıların neslini, haklarını, sağlığını ve esenliğini korumak için, dünya genelinde barış ve güvenliğin sağlanabilmesi için…

Su, hayvancılık ve hayvan tüketimi

Günümüzde gıda eşitsizliğinde olduğu gibi su eşitsizliğinin en temel faktörlerinden biri hayvancılık ve hayvan tüketimi. Web sitemizin Neden Vegan başlığı altında yer alan İklim/Çevre ve Sürdürülebilirlik başlıklarından önemli kısımları ekleyerek, bununla ne demek istediğimizi daha da açmak ve dünya çapından bağımsız bilimsel çalışmaları sizinle paylaşmak istiyoruz.

2050 itibarıyla dünyada günümüze kıyasla fazladan yaklaşık 2 milyar insan olacağını göz önüne aldığımızda gezegenin, artan insan ve hayvan nüfusunu birlikte besleyebilmesi pek mümkün görünmüyor. Bu öngörünün pek çok nedeni var.

Her şeyden önce, her yıl gıda endüstrisi için dünya çapında yetiştirilen ve öldürülen 83 milyardan fazla hayvan ile endüstriyel hayvancılık, sadece iklim değişikliği ve ormansızlaşmanın en büyük nedenlerinden biri değil, aynı zamanda su kaynaklarının tükenmesine neden olan en büyük faktörlerden biri. Buna karşılık her 1 kg “et” için ortalama 15,3 ton temiz su kullanılıyor (waterfootprint.org).

“Et” üretimi için hayvanlara yem olarak verilen büyük miktarlardaki tahılların (ve tüm bu yem tahılların ekim alanlarının) ormansızlaşmada, doğal yaşam alanı kaybında ve türlerin yok oluşunda büyük bir payı var. Çünkü hayvancılık, dünya çapında toprak ve su kullanımını en fazla olumsuz etkileyen insan faaliyetlerinden biri olarak görülüyor.

Artan dünya nüfusuyla birlikte hayvansal ürünlerin üretim ve tüketimine devam edilmesi, mera ve tarla açıp hayvan yemi ekme amacıyla ormanların yok edilmesine neden oluyor. Öyle ki hayvancılık, Brezilya Yağmur Ormanları’ndaki ormansızlaşmanın %75’inden sorumlu.  

Temmuz 2020’de yayımlanan Proveg International raporuna göre ise, mevcut tatlı su kaynaklarının %70’i ve yaşanabilir arazilerin %50’si yem yetiştirmek ve hayvan üretimi için kullanılırken, dünyadaki tarım alanlarının %80’inden fazlası da et, yumurta ve süt üretimi için kullanılıyor.

Kar susuzluk gidermez

Oysa bitki temelli beslenme, “süt ve et ürünlerinin” üretilmesi için gereken alanın çok daha azına ihtiyaç duyuyor. Aynı zamanda oldukça az miktarda ekin ve su gerektiriyor. Bu durum veganlığı, doğa üzerindeki etkimizi ve insan baskısını azaltmak için en kolay ve etkili yollardan biri haline getiriyor.

Yeryüzü kaynakları böylesine orantısız ve adil olmayan bir şekilde gelişmiş ülkelerce paylaşılırken, hükümetler net eylem planları oluşturma ve bu planları uygulama konusunda kayıtsız davranmaya devam ediyor. Araştırmalar ise bitkisel beslenmeye geçmenin su ayak izimizi yarı yarıya azaltabileceğini gösteriyor.

Susuzluğun ve su eşitsizliğinin meydana getirdiği sosyo-ekonomik ve sosyo-politik sonuçları, iklim değişikliğinin zararlı etkileriyle birlikte her geçen gün farklı şekillerde görmeye devam ediyoruz. Fakat bilim insanlarının da sayısız araştırma ve gözlem ile ortaya koyduğu gibi, bundan 10 ila 30 yıl sonra, çok daha yıkıcı senaryolar bizi ve bizden sonrakileri bekliyor.

Tüketim ve üretim biçimlerimizi, yaşam tarzımızı ve dolayısıyla mevcut gidişatı bireyler ve devletler olarak değiştirmediğimiz sürece karın susuzluk gidermeyeceğini biliyoruz. Bu yüzden, geri döndürülemeyecek şartlar altında yaşam mücadelesi verecek olan tüm insan ve insan dışı gelecek nesiller için bugünden adil bir yaşam biçimini, veganlığı benimsemeye davet ediyoruz.

Yaşam kaynağı suyun değerini ve tür ayırt etmeksizin yaşam hakkının önemini Dünya Su Günü’nde bir kez daha düşünmek dileğiyle…


(*) Temizlik imkanı ve tuvalet altyapısı

Kapak fotoğrafı: Freepik – Nature vector

Önceki İçerikİklim akvitizminde eksik halka: Balığın poşete girmediği bir dünya ideali
Sonraki İçerikHayvancılık, hayvan kullanımı ve bulaşıcı hastalıklar bağlamında Dünya Tüberküloz Günü

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.