Yeni bir rapor, hayvanlara yönelik ağır zulüm içeren yün endüstrisinin yıllardır kullandığı “sürdürülebilirlik” iddiasının pazarlama stratejisinden ibaret olduğuna dikkat çekiyor.
Biyolojik Çeşitlilik Merkezi ve Kolektif Moda Adaleti’nin* Circumfauna adlı girişimi, yünün yarattığı ekolojik tahribatı ortaya koyan Shear Destruction adlı raporda, yünün diğer malzemelere kıyasla sürdürülebilirliğini inceledi.
Araştırmacılar yün üretiminin, biyoçeşitlilik kaybı ve iklim değişikliğine olumsuz etkilerini ortaya koydu.
Raporun bulguları, Higg Material Sustainability Index (MSI), Gıda Tarım Örgütü (FAO), Avustralya ve ABD devlet kurumu raporları, endüstri kaynakları ve bilimsel makaleleri temel alıyor.
Güzel paketlenen çirkin gerçekler: Yün ne masum, ne ekolojik
Biyolojik Çeşitlilik Merkezi’nin popülasyon ve sürdürülebilirlik direktörü ve raporun ortak yazarlarından Stephanie Feldstein, “Yünle ilgili hiçbir şey sürdürülebilir değil,” dedi: “Endüstri, yünün sürdürülebilir bir elyaf olduğunu iddia ederek on yıllardır yünü ön plana çıkarıyor.”
Oysa yün, pamuğun iklim maliyetinin beş katına eşit. Bulgulara göre, koyunlardan elde edilen yününün ortalama iklim maliyeti, akrilik malzemelerden üç kat daha fazla; geleneksel yöntemlerle yetiştirilen pamuktan ise beş kat daha fazla.
Ayrıca pamuğa oranla, balya başına 367 kat daha fazla arazi kullanıyor. Ayrıca rapor, kırpılmış yünü kimyasal olarak yoğun temizleme işleminin sudaki yaşamı öldürdüğünü ve su yollarını kirlettiğini vurguluyor.
Raporun ortak yazarı Kolektif Moda Adaleti’nin kurucu direktörü Emma Hakansson da, “Koyunların otladığı meralar masum ve doğal görünebilir, fakat bu sömürüye dayalı, sürdürülebilirlik ve verimlilikten çok uzak olan bu endüstride doğal olan hiçbir şey yok,” diyor.
Gelecek için daha iyi bir moda arayışı
Circumfauna girişiminin kurucusu ve raporun ortak yazarı Joshua Katcher, “Yün endüstrisinin iyi finanse edilmiş olan ‘sürdürülebilirlik algısını’ yıkmak kolay bir iş değil,” diyor: “Yünün devasa maliyetini masaya yatırmalıyız, yerel türler ile iklim üzerinde yün kadar olumsuz etkileri olmayan bitki türevli ve ileri teknoloji malzemelere geçişi tartışabilmeliyiz.”
Raporu hazırlayan araştırmacılar; dernekler, markalar ve tasarımcılar dahil olmak üzere moda endüstrisini 2025 yılına kadar yün kullanımını en az yüzde 50 azaltmaya çağırıyor.
Bunun için “yenilikçi malzemelerin geliştirilmesine destek olmak ve fosil yakıtlardan elde edilmemiş elyafların kullanımına” geçmek gerektiğinin altını çiziyorlar.
Shear Destruction raporu yün ve iklim krizi arasındaki bağlantının görünür olması için alarm çanlarını çalıyor. Yazarlara göre hem endüstrinin hem de tüketicilerin biyoçeşitliliğe, iklime ve hayvanlara verdiği zararları kabul etmesi gerekiyor.
Bu yazı, daha önce Antagonist adlı mecrada yayımlandı. Raporla ilgili ayrıntılı bilgi Collective Fashion Justice sayfasında.
Kaynak: Plantbased News
Kapak fotoğrafı: Center for Biological Diversity & Collective Fashion Justice* & Very Good Looking
Vegan Yaşama Dair Mitler: “Yün Doğal ve Zararsızdır”