24 Nisan’da başlayacak olan Dünya Laboratuvardaki Hayvanlar Haftası öncesinde hayvan hakları örgütü PETA, John Hopkins Üniversitesi’nde baykuşlar üzerinde yapılan acımasız deneylerin sonlandırılması ve kuşlar ile birlikte sıçan ve fareleri korumayan mevcut yasal düzenlemenin değiştirilmesi için ABD federal hükümetine “tarihi” bir dava açtı. Dün yeniden sosyal medyada yayımlanan travma tetikleyici ses kaydı, baykuşların laboratuvarda gördüğü işkenceler sırasında attığı çığlıkları içeriyor.
Peki, pek çok kişinin “insan yararına yapıldığı” iddiası ve gerekçesiyle sorgulamaksızın desteklediği korkunç hayvan deneyleri sadece diğer ülkelerde mi yapılıyor?
(Uyarı: Metin tetikleyici ses, görüntü ve anlatımlar içeriyor)
2020’de PETA, John Hopkins Üniversitesi (JHU) laboratuvarında hapsedilen 30 peçeli baykuşun psikoloji ve beyin bilimleri profesörü Shreesh Mysore tarafından zulüm içeren beyin deneylerine maruz bırakıldığını ve hepsinin tek kullanımlık laboratuvar ekipmanı gibi deney sonunda öldürüleceğini ortaya çıkararak üniversitenin ölümcül deneyleri sonlandırması için kitlesel bir kampanya başlamıştı.*
Şimdiyse milyonlarca hayvanı, yani ABD laboratuvarlarında kullanılan hayvanların %99’unu oluşturan kuşları, fareleri ve sıçanları deneyler karşısında korumayan çağ dışı Hayvan Refahı Yasası’nın** değiştirilmesi için anayasaya aykırılık ilkesi doğrultusunda ABD hükümetine dava açtı.
Beyin ve davranış deneylerinde işkence gören baykuşlar
PETA tarafından elde edilen belgeler, Mysore’un peçeli baykuşların kafataslarını kesip açtığını, kuşların kafalarını sabit bir konumda tutmak için cıvatalar taktığını, beyinlerinin içine vidayla metal elektrotlar yerleştirdiğini, gözlerini açık tutarak hayvanları her gün saatlerce ekranlara bakmaya zorladığını ve 12 saat boyunca hareket kabiliyetlerini kısıtlayarak ses – ışık bombardımanına maruz bıraktığını gün ışığına çıkarmıştı.
Mysore, aşırı şiddet içeren bu deneyleri, “insanlardaki dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu” (DEHB) hakkında bir şeyler öğreteceği iddiasıyla başlatıp gerekli hibeyi almıştı. Mysore’un başarıyla sonuçlanan hibe başvurusu, tamamen bilinçli haldeyken beyinlerine yerleştirilecek elektrotlar aracılığıyla baykuşlar üzerinde çalışılacağını açıklıyor.
Baykuşların anayasal hakları ışığında benzersiz bir dava örneği
Atılan bu hukuki adımı “benzersiz bir dava örneği” olarak tanımlayan PETA; JHU öğrencisi, Maryland eski Sağlık Bakanı ve Harry Potter’daki rolüyle bilinen oyuncu Evanna Lynch ile birlikte “reşit olmayan veya temyiz yetkisi bulunmayan ehliyetsiz bir kimseyi temsil eden şahıslar”*** sıfatıyla davacının yanında (bu durumda baykuşlar) yer alarak federal hükümeti mahkemeye verdi.
Çünkü ABD Anayasası’na göre Kongre mevzuat kapsamında hiç kimseyi ölüm cezasına ve idama çarptıramaz. Buna cansız şirketler de dahil; dolayısıyla yasa, canlı ve nefes alan insan dışı hayvanlar için de uygulanmalı.
Çünkü “ölüm fermanı” hibe başvurusunda önceden verilen bu baykuşlar da, Anayasa metni ışığında, herkes kadar yasal düzeyde korumaya sahip. Yapılan işkence ise, PETA’nın hukuki başvurusunda “belirli bir gruba yöneltilen anayasaya aykırı bir ceza” olarak tanımlanıyor.
PETA, açtığı dava ile araştırmalarda kullanılmak üzere yetiştirilen kuşları, fareleri ve sıçanları koruma kapsamı dışında bırakan yasanın değiştirilmesini ve bu türleri de kapsamasını hedefliyor.
Korku filminden sahneler değil, üniversite laboratuvarından gerçekler
Bunların “ülkede devam eden en korkunç deneylerden bazıları” olduğunu söyleyen PETA dava yöneticisi Asher Smith, bu tür deneylerin deneme yanılmayla yöntemiyle üniversitelerde deneyimsiz öğrenciler tarafından da uygulandığını ve “öğrenme sürecinin bir parçası” olarak yansıtıldığını vurguluyor.
PETA Başkan Yardımcısı Shalin Gala da “Peçeli baykuşların kafataslarını keserek ayırıp işkence etmek ve öldürmek kulağa korku filminden sahnelermiş gibi geliyor ama Johns Hopkins Üniversitesi işte buna para harcıyor,” diyor.
“Çöp bilim”: Gereksiz, yararsız ve acımasız deneyler
PETA yaptığı çağrılarda, insanlar için geçerli olmayacak sonuçlar için JHU’nun baykuşlar üzerinde gereksiz ve faydasız deneyler yaptığını, vergi mükelleflerinin parasını “çöp bilim” uğruna boşa harcadığını ve hayvanların yaşamlarını ellerinden aldığının altını çiziyor.
Hayvan deneyleri etik olmadığı gibi gereksiz ve anlamsız acılara da sebep oluyor. PETA; JHU’de yapılan bu deneylerin insanlara yardım etmektense, üniversiteye para akışı sağlayan ve vergi mükelleflerinin parasından aktarılan hibelerin devam etmesi için yapıldığını söylüyor. Uzmanlara göre baykuşların görme ve işitme yetileri insanlarınkiyle karşılaştırılamaz bile. Baykuşlar, uyaranları işlemek için beyinlerinin insanlardan farklı kısımlarını kullanırlar.
Deneyler sırasında yapay ve rahatsız edici bir ortamda uygulanan işkence yöntemlerinin hayvanlarda yarattığı travma ve stres ise, beyin süreçlerine ve işlemlerine daha fazla müdahale ederek davranış ve tepkilerde sapma da meydana getirir.
PETA’ya göre, yaptığı deneylerin baykuşlar için acı verici olduğunu kabul eden Mysore bir seminer sırasında, kafaları sabitlenmiş baykuşlar üzerinde deney yapmanın “beynin problem çözme şeklini değiştirebileceğini” ve sonuçların yanlış yorumlamasına yol açabileceğini kabul ederek çalışma sonuçlarının yararsız olacağını teyit etmişti.
Oysa 21. yüzyılda yaşadığımızın bilincinde olan bilim insanları, dikkat eksikliğinden mustarip insanlar üzerinde yaptıkları çalışmaları artık fonksiyonel MRI, pozitron emisyon tomografisi (PET), transkraniyal manyetik stimülasyon (TMS) ve elektroensefalografi (EEG) gibi gelişmiş çeşitli nörogörüntüleme teknikleriyle yürütüyor.
PETA, bu hayvansız araştırma yöntemlerinden elde edilen verilerin mevcut ADD tedavilerinin yolunu açtığını vurguluyor.
Türkiye: Dikkat deney var!
Türkiye’de hayvan deneylerine karşı çalışmalar yürüten Deneye Hayır Derneği‘nin 16 Kasım 2020’de sosyal medya hesaplarından “bu görüntüleri yorum yapmaksızın paylaşıyor ve değerlendirmeyi izleyicinin takdirine bırakıyoruz” ifadesiyle yayımladığı video, Türkiye’de de kapalı kapılar ardında deney merkezlerinde ve üniversitelerde yürütülen korkunç deneyleri ve ardındaki fiziksel/psikolojik/sözlü istismarı ortaya koyuyor.
17 Kasım 2020’de Instagram hikayemizde içerik uyarısıyla paylaştığımız bu videoyu, acımasız hayvan deneylerinin yalnızca kozmetik sektöründe veya diğer ülkelerde yapılmadığını göstermek amacıyla, Dünya Laboratuvardaki Hayvanlar Haftası’na girerken bir kez daha paylaşıyoruz.
Hayvan deneyleri yasaklansın!
Kozmetik sektöründe hayvan deneylerinin Türkiye’de de yasaklanması ve bunun, tüm hayvan deneylerinin sonlandırılması için başlangıç olması amacıyla 2014’te açtığımız imza kampanyasının, 25 Temmuz 2015’te AB uyum süreci kapsamında hayata geçirilen yönetmelik değişikliği sonucu yaklaşık 20 bin imzayla başarıya ulaştığını ve artık kozmetik ürünlerin Türkiye’de de hayvanlar üzerinde test edilmeyeceğini duyurmuştuk.
Şimdi 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda yapılması planlanan değişikliklerde Türkiye’de hayvan deneylerinin yasaklanıp alternatif bilimsel metotlara geçilmesi, mevcut durumda ve geçiş sürecinde hayvanlar üzerinde deney yapmak istemeyen öğrenciler için etik eğitim hakkının tanınması ve artık deneylerde kullanılmayacak hayvanların yuvalandırılması için hep birlikte üniversiteler ve Meclis düzeyinde çağrı yapma ve yıllardır hayvan hakları savunucuları tarafından dile getirilen talepler için bir kez daha harekete geçme vakti.
Bu bağlantıya tıklayarak bizim de paydaşlarından olduğumuz Yaşam İçin Yasa İnisiyatifi‘nin hazırladığı otomatik tweetleri milletvekillerine gönderebilir, hayvanların çığlıklarını Meclis sıralarına ulaştırarak taleplerimizi TBMM ile paylaşabilirsiniz.
* 280 bin imzayı aşan PETA’nın kampanyasını bu bağlantıya tıklayarak siz de imzalayıp destek olabilirsiniz.
** Animal Welfare Act (AWA) 2002 Helms Değişikliği (Amendment)
*** İngilizcesi “next friend”; hukuk terimi.
Kaynaklar: PETA, PETA, Courthouse News, Baltimore Sun
Kapak fotoğrafı: Deney laboratuvarında baykuşlara işkence uygulayan Shreesh Mysore (Fotoğraf Courthouse News portalından)