Dünya Pangolin Günü’nde, yeryüzündeki en eşsiz hayvanlardan birinin biyolojisinden, etolojisinden ve doğal yaşam ortamlarından uzun uzadıysa bahsetmek isterdik. Fakat içinde yaşadığımız insanlık krizi buna izin verecek gibi değil.

Bugünün başlığını girerken, “pangolin” dediğimizde aklımıza gelen ilk üç şeyi bir an bile duraksamadan kendiliğinden yazdık. Çünkü 21. yüzyılda her şeyden önce pangolinleri, ardından pangolinlere bağlı yaşayan diğer canlı türlerini ve son olarak da pangolingleri yok eden insanları tehdit eden en büyük unsurlar bunlar: Avcılık, ticaret ve küresel salgınlar…

Evet, son derece utangaç ve gizemli hayvanlar olan pangolingler Türkiye’de yaşamıyor; hatta çoğumuza bizimle ilgisiz bir türmüş gibi görünebilir. Fakat durum hiç de öyle değil.

Dünyada kaçakçılığı en fazla yapılan hayvanlardan biri olan pangolinler insan eliyle doğalarından koparılan, ticareti yapılan ve katledilen milyarlarca yaban hayvanını temsil ediyor. Aynı zamanda hayvandan insana virüs bulaştırabilen muhtemel bir ara tür olarak yaban hayvan ticaretiyle salgın hastalıkların ne kadar iç içe olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Son olarak da insanlığın, spor/hobi/turizm adı altında sürdürülen av katliamlarıyla bir türü göz göre göre nasıl yeryüzünden sildiğinin de (şimdilik) canlı kanıtı.

Endüstriyel ölçekte yok oluş

IUCN Kırmızı Liste’de “nesli kritik tehlikede” statüsünde sınıflandırılan pangolinler, günümüzde ülkeler ve kıtalar arası faaliyet gösteren organize suç çetelerince tuzaklanıyor, öldürülüyor ve farklı ülkelerin sınırlarını yasadışı yollarla aşarak çeşitli şekillerde insan tüketimine sunuluyor.

2016-2019 yılları arasında gerçekleştirilen 52 operasyonda yaklaşık 206 ton pangolin pulu ele geçirildi. Bu rakam, ağırlıklı olarak Asya ülkelerindeki “geleneksel tıp” piyasası veya Batı Afrika ülkelerindeki “yaban hayvan eti” pazarı için öldürülen ve karaborsaya sürülen 360 bin pangolin demek.

COVID-19 ve yaban hayvan ticareti

COVID-19; yaban hayvan ticaretinin insan sağlığını ne denli geniş çapta etkileyebileceğini bize bir kez daha gösterdi. Avcılık, “işleme”, nakliye ve tüketim aşamalarında yaban hayvanlarıyla temas kuran her birey her seferinde görünmez bir risk alıyor. Yaban hayvanları, çeşitli hastalıklara uygun zemin hazırlayan daracık ve son derece kirli kafeslerde, yoğun stres altında yaşatılıyor ya da uzun yolculuklara maruz bırakılıyor. IFAW’un “COVID-19 ve Ötesi” adlı raporu, yaban hayvan ticaretinin de katkılarıyla, hayvan kökenli insan hastalıklarının zaman içinde ne kadar çok arttığını kanıtlar nitelikte.

Avcılığın yasaklanması insan dahil tüm hayvan türlerini yok oluştan koruyacak. Çünkü örneğin pangolinler, hayvanlarda hastalığa, insanlarda ise pandemiye sebep olabilecek bir virüsün muhtemel çoğaltıcı konağı (ara türü) olarak tanımlanmış durumda. Her ne kadar virüsün yolculuğu ve bu yolculuk sırasındaki durakları kesin olarak kanıtlanmamış olsa da, hayvan üretimi, ticareti ve tüketimi aracılığıyla yaban hayvanlarıyla sürekli temas halinde olmanın, hayvan hastalıklarının insanlara geçişini kolaylaştırdığı biliniyor.

Çin ilk adımı attı

Çin doğadan pangolin avlanmasını 2007’de yasaklamıştı. Ağustos 2018’den beri de pangolinlerin ve pangolin “ürünlerinin” ticari olarak ülkeye sokulmasına da son verilmişti.

Şubat 2020’de ise Çin Ulusal Halk Kongresi yaban hayvanlarının ticaretini ve tüketimini yasakladı. Aynı zamanda yaban hayat koruma yasalarında düzenlemeye giderek pangolinlerin koruma statüsünü en üst sıralara taşıdı. Haziran 2020’de de Çin hükümeti pangolin pullarını, ilaç yapımında kullanılabilecek onaylanmış hammadde listesinden çıkardığını duyurdu.

Bu hem Çin hem de diğer ülkeler için önemli bir örnek adım oldu. Fakat 2017’de pangolinlerin uluslararası ticaretine dünya çapında yasak getirilmesine, mevcut CITES korumasına rağmen denetimsizlik, yolsuzluk ve cezasızlık küresel ölçekte bir kıyım yaşanmasına neden oldu. Wildlife Justice Commission (Yaban Hayat Adalet Komisyonu) verilerine göre, 2016’da 25 ton pangolin pulu ele geçirilmişken 2019’da bu rakam 81 tona yükseldi.

Hayvan kaçakçılarının elinden kurtarılmış bir yavru pangolin, annesiyle birlikte doğaya geri bırakılmadan önce fotoğraflanıyor.
Fotoğraf: AP Images Kaynak: Share America

Yok olmanın eşiğinde

Afrika ve Asya’da neredeyse eşit düzeyde yayılmış olan pangolinlerin sekiz türü var. Ancak Asya’da pangolin popülasyonlarındaki hızlı düşüş, avcıların ve hayvan ticareti zincirindeki her oyuncunun gözlerini Afrika’daki türlere dikmesine neden oldu.

Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) raporuna göre, 2019’da el konulan pangolin pullarının en az 51 tonu Nijerya’dan geldi. 2015’te bu rakam Nijerya için iki ton olarak kayıtlara geçmişti.

Wildlife Justice Commission Eylül 2019’da yayımladıkları çalışma ile, müşteri gibi görünüp yürüttükleri gizli görevler sırasında fildişi fiyatlarının düşmesi nedeniyle pangoline daha fazla ilgi olduğunu ve bu kez de pangolin pulu fiyatlarının tavan yaptığını raporladı.

Hal böyleyken halihazırda hassas olan bir türün ticareti onları geri dönülemeyecek haldeki bir yok oluşa sürüklüyor.

Borneo’daki 1StopBrunei Yaban Hayat Kliniği’nde tedavi görüp rehabilite edildikten sonra doğaya yeniden döndürülen bir Sunda pangolini. Fotoğraf: © M. Shavez/1StopBrunei Wildlife Kaynak: IFAW

Bu bir veda değil, çağrı

O yüzden bugün, tarih öncesi çağlardan bu yana var olan, 80 milyon yıllık bir kara memelisinin varolma savaşında hangi noktada olduğuna dair tarihe not düşmek istiyoruz.

Türkiye’deki yetkili kurumların ve karar vericilerin ise, gerek hayvanlar gerek insanların geleceği ve iyiliği için avcılığı, yaban hayvan ticaretini ve doğal alan bırakmayacak şekilde ve hızda devam eden dev inşaat/maden/yol projelerini sona erdirecek köklü ve dönüştürücü yasal düzenlemeleri bir an önce hayata geçirmesini istiyoruz. Elbette toplumsal farkındalık, koruma, eğitim ve bağımsız denetim programlarıyla, soruşturma ve istihbarat yöntemlerinin iyileştirilmesiyle eşzamanlı olarak.

Yoksa pangolin gibi pek çok hassas tür için çok geç olacak.


Kaynaklar: TRAFFIC, Wildlife Justice Commission, IFAW

Kapak fotoğrafı: African Pangolin Working Group

Önceki İçerik14 Şubat: Dünya Bonobo Günü
Sonraki İçerikMasadaki tek vegan siz misiniz?

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.