Kanlı, açıkça tecrit ve örtülü ölüm içeren bir yasayı TBMM kabul etti.
Kabul edenler büyük bir acıya, utanca ve kaosa el kaldırarak tarihte yerlerini almış oldular.
Komisyon ve TBMM Genel Kurulu’nda “yaşam hakkını sonuna kadar savunan”, tecrit ve ölüme karşı ses veren, meydanlarda, sosyal medyada, her alanda ayağa kalkanlarla birlikte mücadele ettik. Bundan sonra da ediyor olacağız.
Bu yasa Cumhurbaşkanı’nın onaylamasından, ve Resmi Gazete’de yayınlandıktan sonra yürürlüğe girmiş olacak. Cumhurbaşkanı kendi görüşlerini açıkladığından bu aşamada bir değişiklik beklenmiyor.
Fakat;
Hukuk Yoluyla Bu Düzenleme Geri Çekilmelidir
Hükümet bu yasal düzenlemeyi 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda yaptı. Amacı ve başlığı “hayvanları koruma” olan bir kanunun içine, insan ve çevre sağlığının yerleştirilmesi, hak kavramını daraltıcıdır. İnsan ve çevre sağlığı üzerine yasal düzenlemeler zaten mevcut olup, hali hazırda da yürürlüktedir.
“Hayvanları koruma” amaçlı kanunun içine hayvanların nasıl tecrit edilecekleri, haklarının nasıl kısıtlanacağı ve nasıl öldürüleceklerine dair açık ve örtülü (atıf yapılarak) maddelerin yerleştirilmesi, bu kanunun “özüne” ve “ruhuna” aykırıdır. O nedenle Anayasa Mahkemesi ve iptal süreci önemlidir. Hepimiz bu sürecin içinde olacağız.
Uygulama Her Yerde Aynı Olmayacak
Biliyoruz ki, 2004’den bugüne de 5199 sayılı kanun vardı. Uygulaması il ve ilçelere göre, aynı büyükşehir belediyesine bağlı belediyelere göre bile büyük farklılıklar gösterdi.
Kısırlaştır-Aşıla-Yerinde Yaşat programını uygulayan belediye sayısı az, toplama yapan ise çok oldu. Sızan videolarda görüldü ki kimi belediyeler gizli olarak hayvanları toplu öldürmeye devam ettiler.
5199 ile kanunen yasaklanmış olmasına rağmen ne öldürme ne de geniş alanlarda toplama önlenebildi.
Buradan, bu ölüm yasal düzenlemesi yürürlüğe girdiğinde, uygulamanın her yerde aynı olmayacağını düşünüyoruz.
Yasal Düzenlemenin Bazı Maddeleri Daha Çıkarken Kadük-İşlemez Olacak
Sokakta besleme yasaklanabilir ama durdurulamaz. Kimi yerlerde besleme yapanların üzerine gidilerek ceza yazılabilir, bunu haberleştirerek baskı oluşturulmaya da çalışılabilir ancak engellenemez.
Yasaklı ırklar konusundaki yasal düzenlemeyi anımsayalım. 2 yıl geçti ve şimdiki durum; üretim ve satışın devam ettiği gerçeğidir. Çünkü kontrol mekanizması oluşturulmadı.
Besleme yapan binlerce insanı kontrol edecek bir yöntem yoktur. Ayrıca, bu dayatma toplumdan da “aç ve susuz bırakma” üzerinden kabul görmez.
Kamuda da, Halkta da Tarihi Tekerrür
Kamusal idareler en az 150 yıldır hayvanlar üzerinde tecrit-sürgün ve öldürme uyguluyor. Toplumun küçük bir kesimi bunu umursamıyor ama büyük çoğunluğundan kabul görmüyor. Bu kez de görmeyecek.
Sokak hayvanları için her sürgün ve kıyım, toplum kültürümüzde acı ve uğursuzlukla etiketlenmiştir. Bize özgü olan yaşatma ve yaşamı hak olarak görme inanç ve anlayışımızın kökü derin ve güçlüdür.
Geçmişte yasalarla, hükümlerle hayvanlar kitlesel olarak öldürülmüş ama halk yaşatmıştır. Gene halk yaşatacak. Bizler yaşatacağız!
1930’larda gazete haberlerinde, öldürmeye gelen memurlara İstanbul’un kimi ilçelerinde hayvanların verilmediği, esnafıyla mahalle sakinleri ile bu hayvanları korumaya aldıkları yazılmış. O yıllarda kuduz endişesi olması ancak aşı ve kısırlaştırmanın bir yöntem olarak kullanılmamasına rağmen yine de bu kadar ölümcül bir hastalığa karşı halk kedi ve köpekleri korumuştur.
Şimdi kısırlaştırma ve aşılama var ve biz yine koruyacak ve yaşatacağız.
Halk olarak, yüzlerce yıldır süregelmiş şehir ve kırsal yaşamdaki insan-hayvan bağımıza elbette ihanet etmeyiz. Israrla ve kararlılıkla, “ölüme hayır, kısırlaştır-aşıla-yerinde yaşat” demeye devam edeceğiz.
“Hak” Geriletilmez, Genişletilir
Ak Parti hükümeti, Cumhur İttifakı ve kamu yönetimi sokakta yaşayan hayvanların haklarında tarihsel bir hata yaptı. Kamunun eski alışkanlıkları üzerinden toplama ve öldürmeye yasal izin isteği ve buna zemin oluşturulması büyük bir yanlıştır. Hayvanların yaşama hakları, yasayla tanımlandığı tarihten tam 20 yıl sonra, tekrar geriletilmiştir.
Toplum, vicdanının kabul ettiği yolda tepki vermeye ve kurumlara bunun için ısrar etmeye devam edecektir. Halk mahallelerde yan yana gelecek, dayanışma içinde hayvanları yaşatacaktır.
Toplumda karşılığı olan, bilime, vicdana, inançlarımıza uygun kurallarla toplumsal huzur sağlanabilir. Ve halk her zaman huzur ister.
Yaşatan Yasa ve Anayasal Güvence Israrımızda Kararlıyız
Doğru ve etik olan, toplumla zıtlaşmadan kısırlaştırma, aşılama ve yerinde yaşatmanın önünün açılması ve yaygınlaştırmasıdır. Yaşanan sorunların bilim, vicdan ve toplumsal kabuller zemininde çözülmesi ve hayvanların haklarının anayasal güvenceye alınması mutlaka sağlanacaktır.
Kültürel değerlerimiz, inançlarımız ve dinamiklerimiz o kadar bize özgüdür ki bu kaynaktan çıkmayan, onunla beslenmeyen ve onunla uyumlanmayan hiçbir dayatmanın bizim topraklarımızda sürebilmesi, uygulanabilirliği yoktur. O yüzden yerinde yaşatan, kollayan bir hayvan hakları yasasına ve anayasal güvenceye mutlaka kavuşturacağız.
Bu kaos ve karanlıktan, bilim ve vicdanla yüzümüzü aydınlığa çevirdik.
Her yaşam biricik ve çok değerli.
Buna inanarak, ısrarla ve kararlılıkla, “ölüme hayır, kısırlaştır-aşıla-yerinde yaşat” yolunda çalışmaya ve dayanışmaya devam.
#YaşamakHaktır #YasayıGeriÇek #YasaDeğilCinayet