Dün, 11 Mart Perşembe günü, TBMM’de AKP milletvekilleri* tarafından düzenlenen, 50’ye yakın hayvan hakları savunucusu, meslek örgütü ve hayvan korumacının katılımıyla gerçekleştirilen toplantıdaydık.

14:30’da başlayan ve 22:45’e kadar süren toplantıda, basında “genel hatlarıyla” yer alan demeçler dışında AKP’nin yasa teklifindeki maddelere ilişkin “ayrıntılı açıklamalar” sunulmadığı gibi, herkesin tek tek dinlenilmesine rağmen, yasa teklifinin detaylarını merak eden veya mevcut durumu eleştirdiği için hükümeti itham etmekle suçlanan pek çok aktivistin sözlerine müdahale edildi; sözünü bitiremeyen bir avukat arkadaşımız dahi vardı.

Yasaklı/tehlikeli ırk, ihbarların değerlendirilmesi, hayvan terk etme, hayvan tanımı, üretim çiftliklerinde hayvan satışı, egzotik türlerin ticareti, hayvanat bahçeleri, yunus parkları ve faytonlar gibi pek çok konu başlığının da muğlak bir noktada bırakıldığını, farklı tanım ya da isimler getirilerek sorunun kökten çözülmediğini, caydırıcılıktan uzak yaptırımlar öngördüğünü ve/veya hayvanların temel haklarını yok sayarak “mal” statüsünü koruduğunu gördük. 

Av katliamı ve uluslararası canlı hayvan ticaretinin “hayvan hakları” ve 5199 sayılı kanun bağlamında ele alınmadığına bir kez daha şahit olurken, belirli bir düzenleme getirilse bile, mevcut diğer kanunlarla çatışma veya uyumsuzluk gerekçesiyle uygulamada işlevsiz kalabilecek düzenlemelerin de planlandığını fark ettik (belediyelerin suç kapsamına alınacağının belirtilmesi, fakat memur ve kamu görevlilerinin yargılanması önündeki engelin sürmesi gibi). 

AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin tarafından “paradigma değişimi ve devrim” olarak nitelendirilen hayvana yönelik şiddet ve öldürme fiillerine getirilmesi planlanan hapis cezasının dahi halen, Adalet Bakanlığı ile mahkemelerin yükünün gözetilmesi, cezaevlerinin durumu ve insana yönelik suçların sınırlılıkları dahilinde değerlendirildiğini gördük.  

Kürk çiftlikleri ve ithalatının yasaklanacağının, sahipli-sahipsiz hayvan ayrımının kaldırılacağının, 6. maddeye dokunulmayacağının, mobil kısırlaştırmalara izin verilmeyeceğinin belirtilmesi elbette umut verici. Yıllardır dile getirilen bu olumlu maddelerin mevcut kanuna her şekilde eklenmesi gerektiğini düşünüyoruz, fakat bunca tanım, yetki ve anlam karmaşası arasında tek bir sözcüğün bile bir 15-20 yıl daha hayvanların kaderini belirleyeceğini bildiğimizden, daha azına razı değiliz. 

Hayvanları Koruma Kanunu’nda yapılacak değişiklikler için hayvan hakları savunucuları olarak 17 yıl bekledikten ve bu süre içinde pek çok farklı alanda mücadele yürüttükten sonra toplumsal dönüşümü sağlayacak, yalnızca hayvanlardan taraf olması gereken adil, bütüncül ve ilerici bir kanun umudumuz, bir kez daha haksızlık, belirsizlik ve tutarsızlık içeren yaklaşımlarla yarım kaldı. 

Hayal kırıklığıyla ayrıldığımız toplantının ayrıntılarını, şeffaflık gereği ve toplumsal mücadeleyi büyütmek adına, önümüzdeki günlerde diğer katılımcıların bilgilendirmeleriyle birlikte paylaşacağız. Bir hafta, 10 gün içinde Tarım Komisyonu’na getirileceği söylenen, fakat Komisyon’a geldikten sonra köklü değişikliklerin yapılmayacağı belirtilen yasa (teklifi) için hayvanların yaşam haklarını gözeten taleplerimizde ısrarcı olmaya devam edeceğiz. Hayvanların hissedebilir, duygulu canlılar olduğu vurgusuyla, hep birlikte.

Yunuslara Özgürlük Platformu ve Vegan Derneği Türkiye adına Öykü Yağcı

* Özlem Zengin’in başkanlığında Mustafa Yel, Yunus Kılıç, Zeynep Yıldız, Serap Yahşi ve Rümeysa Kadak


Yaşam İçin Yasa ile birlikte derlediğimiz ayrıntılar 👇🏽

Önceki İçerikÇin ​bazı kozmetik ürünlerde hayvan deneyleri zorunluluğunu kaldırıyor
Sonraki İçerikTarım ilaçları, kontamine ballar ve yok olan arılar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.