Bazı insanlar veganizmi ve vegan yaşamı “aşırılık” olarak görüyor. Elbette bunun nedenleri çok, fakat en somutlarından biri, yüzyıllar içinde şekil verilmiş olan hayvan-insan ilişkisine dair toplumsal normlar ve alışkanlıklar ile vegan felsefenin bağdaşmamasıdır.

Hangi ülkeden olursak olalım hayvan kullanımı ve tüketimi çocukluğumuzdan bu yana o kadar derinlemesine içimize işlemiştir ki, bu kültürel kuralları sorgulamak bile aşırılık olarak değerlendirilip yadırganabilir.

Oysa hayvancılık endüstrisine farklı açılardan hızla göz atmak bile bu temelsiz iddiayı çürütecek, aşırılığın tanımını yeniden yapmaya yetecektir.

(Uyarı: Hassas içerik)

Hayvanlar

Her şeyden önce hayvancılığın üretim, “işleme” ve taşıma aşamalarının tamamında farklı türlerden milyarlarca hayvan akıl almaz işkenceler ile istismara uğrar, öldürülür.

Suni tohumlama veya suni dölleme” olarak anılan rutin ve düzenli işlem, hayvanlara uygulanan cinsel şiddetin derslerde okutulan kabul görmüş adıdır. Pek çok kişi sağlık sorunlarıyla ilintili olmaksızın keyfi olarak kesilen uzuvlardan, sürekli damızlık olarak kullanılmanın sebep olduğu acılı ve ağrılı hastalıklardan, hayvanların vajinalarına yerleştirilen hormon süngerlerinden ve bu süngerlerin yanlış yerleştirilmesi sonucu hayvanların erken ve gereksiz ölümünden de habersizdir1,2.

Çoğumuz, bildiğimiz ve tanıdığımız hayvanları sevip onların sahip oldukları tek hayatı en iyi şekilde yaşamalarını sağlamaya çalışırken yasaların, endüstrisinin ve toplumun büyük kesiminin “çiftlik hayvanı” olarak sınıflandırdığı hissedebilen diğer hayvanların çektiği tarifsiz acılara gözlerimizi kapamayı seçiyoruz. Çünkü bu vahşet görüntülerine göz ucuyla bakmaya bile dayanamıyoruz, değil mi?

(Uyarı: Hassas içerik)

Çevre

Hayvan üretim çiftlikleri, hayvancılık faaliyetleriyle birlikte yalnızca hayvanların yaşam hakkını ellerinden almıyor; aynı zamanda içinde yaşadığımız ve parçası olduğumuz gezegeni de kitlesel bir yok oluşa sürüklüyor.

Çünkü hayvancılık, dünya üzerindeki tüm araba, uçak, gemi ve trenlerden çok daha fazla emisyona neden olur3. Ayrıca ormansızlaşmanın, biyoçeşitlilik ve habitat kaybının en temel etkenlerinden biridir4,5. Toprak, enerji ve su israfına yol açar; havayı, su yollarını ve yeryüzünü kirletir6.

İnsanlar

Hayvancılığın yıkıcı etkisinden insanlar da nasibini alıyor.

Hayvanların ve beden salgılarının tüketildiği alışılmış beslenme biçimi dünya nüfusunu doyurmadığı gibi gıda ve su eşitsizliği de yaratıyor7, çünkü ekilen ürünlerin çok büyük bir kısmı fabrika çiftliklerinde ve organik çiftliklerde üretilen hayvanlara yediriliyor8,9.

Hayvansalların insan sağlığına ölümcül etkileri de endüstri tarafından gizlenmeye çalışsada, sayısız bağımsız bilimsel araştırmayla gün yüzüne çıkmış durumda. “Et”, yumurta ve hayvansal süt temelli beslenmenin kanser, kalp hastalıkları, diyabet ve gıda kaynaklı zehirlenme gibi pek çok sağlık sorununa neden olduğu artık biliniyor10,11. Yalnızca ABD’de her yıl 48 milyon insan gıda zehirlenmesinden etkileniyor ve 3 bin kişi yaşamını yitiriyor11. Zehirlenme vakaları ağırlıklı olarak tavuk ve süt ürünlerinin tüketiminden kaynaklanıyor12.

Avrupa’da da durum farklı değil: 28 Avrupa Birliği (AB) üyesi ve 9 üye olmayan Avrupa ülkesinin 2017 yılı verilerini içeren raporda salgınların büyük çoğunluğunun enfekte et ürünleri ve yumurtadan kaynaklandığı bildiriliyor. Şubat 2021’de yayımlanan güncel ve ayrıntılı 2019 raporu da, balıklardaki Norovirus bulgularıyla birlikte benzer sonuçlar içeriyor.

Türkiye’de ise gıda zehirlenmesi vakaları ya da buna bağlı ölümlerin tek başına verisi sunulmasa da, Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2018 yılındaki “dışsal yaralanmalar ve zehirlenmeler” başlığı altında verdiği bilgilere baktığımızda, 21 bin 533 kişi bu sebeplerle hayatını kaybettiğini görüyoruz.

Covid-19 dahil olmak üzere son yıllarda karşılaştığımız zoonoz ve gıda kaynaklı hastalıkların toplum sağlığını ne denli tehdit ettiğini de ne yazık ki büyük kayıplar ve acılar yaşayarak görüyoruz.  

Şimdi tarafsız bir şekilde tekrar düşünün: Tüm bunlar sizce de aşırı, değil mi?

Diğer “uçta” vegan yaşam ve bitki temelli beslenme

Buna karşılık veganlık ve bitkisel beslenme, gezegene ve gezegenin tüm sakinlerine şefkatli ve saygılı bir yaşamı beraberinde getirir.

Bitki temelli beslenme çevre üzerindeki insan baskısını azaltarak Dünya’daki canlıların, ormanların ve nehirlerin korunmasına katkıda bulunur; dünya nüfusunu beslemeye yetecek kadar besin üretilmesini sağlar. Hayvanların yaşam hakkına, varoluş amaçlarına ve bedenlerine zarar vermeme ilkesiyle sistematik şekilde hayvanların öldürülmesine engel olurken, aynı zamanda kendi bedenimizi, sağlık ve esenliğimizi de gözetir. Veganların kalp rahatsızlıkları, obesite ve tip 2 diyabet riski çok daha düşüktür.

Aşırılık şöyle dursun, veganlık ve bitkisel beslenme şefkatli, duyarlı ve mantıklı bir yaşam felsefesinin temelidir.

Eğer bezelye, nohut, karnıbahar, patates, ıspanak, pirinç, makarna, marul, zeytin, ekmek ve reçel gibi devam eden upuzun alışveriş ve beslenme listemizi “radikal” buluyorsanız, sizi aksine inandırmak her türlü zor olacaktır. Yine de pazardan ve marketten aldıklarınızın bazılarına bir daha bakın; çoğunun vegan olduğunu göreceksiniz. Bazı veganlar “ikame” olarak bilinen ürünlerin eksikliğini duymasa bile, siz ihtiyaç veya istek duymanız halinde sepetteki geri kalan her şeyi bitki temelli olanlarla da değiştirebilirsiniz: bitkisel süt, bitkisel yoğurt, vegan dondurma, vegan tatlı, vegan burger, vegan et ve vegan peynir gibi… Hatta mutfakta zaman geçirmeyi seviyorsanız, bunları yine kolay ve uygun fiyatla bulunabilen içerik ve malzemelerle kendiniz evde de kolaylıkla hazırlayabilirsiniz. Harcamalarınızı karşılaştırdığınızda sebzelerin elbette çok daha hesaplı olduğunu göreceksiniz.

Hala veganların aşırı uç olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Eğer norm olarak görülen, endüstrinin ve sermaye gruplarının normalleştirdiği hayvan istismarı ve katliamı ise, biz bu uçta yer almaya gönüllüyüz. Bakmaya dayanamadığınız, parçası olmak istemediğiniz ve başka canlılara yaşatmak istemediğiniz bu acılara son vermek için sizi de davet ediyoruz.

Kaynak: Million Dollar Vegan

Önceki İçerikMasadaki tek vegan siz misiniz?
Sonraki İçerikVeganlara Yönelen Nefret ve Omnivorların Ahlaken Eksik Görülme Korkusu

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.